Dininden emin misiniz?!
"Siyasî İslâmcılar"ın hedefinde Mustafa Kemal vardır. Çünkü, Türkleri örgütleyen ve Millî Mücadele'yi başlatan M. Kemal'dir. "Padişah/Halife Efendimiz dururken sana ne oluyor?!" mantığı "Siyasî İslâmcılar"ı M. Kemal/Türk düşmanlığına götürmüştür.
Mustafa Kemal'in dininden emin olamayanlar, Padişah/Halife'nin dininden nasıl emin olabiliyorlar?!
Mustafa Kemal, "Nutuk"un başlarında ülkenin görüntüsünü anlatır. Şu satırları dikkatle okuyun lütfen:
"Burada, pek mühim olan, bir noktayı da kayıt ve izah etmeliyim. Millet ve ordu, padişah ve halifenin hıyanetinden haberdar olmadığı gibi o makama ve o makamda bulunana karşı asırların kökleştirdiği dinî ve an'anevî râbıtalarla mutî ve sâdık. Millet ve ordu çare-i halâs düşünürken bu mevrûs itiyâdın sevkiyle kendinden evvel makam-ı muallâ-yı hilâfet ve saltanatın halâs ve masûniyetini düşünüyor. Halife ve padişahsız halâsın manasını anlamak istidadında değil... Bu akîdeye muhalif re'y ve ictihâd izhâr edeceklerin vay hâline! Derhâl dinsiz, vatansız, hâin, merdûd olur..." (Nutuk, 1927, s. 11).
Uzatmamak için kelime ve terkipleri açıklama yoluna gitmeyeceğim. Diyor ki: Millet ve ordu, padişah ve halifenin hainliğinden haberdar değildir! Sebep şu: O makama ve makamda bulunana karşı asırların kökleştirdiği bir itaatlilik bir sadakatlilik hâli var. Padişahı tartışmaya açamazsın, halifelik hakkında bir söz söyleyemezsin; hemen seni dinsizlikle suçlarlar.
Zamanımıza aynı miras kalmadı mı?!
Mustafa Kemal körü körüne bağlılığın nelere mal olacağını ortaya koymuştur.
Sonraki M. Kemal'e körü körüne bağlılığın açtığı başka fecaat şimdi konumuz değil! Yalnız şu sözü hatırlatmadan geçemeyeceğim: "Tarih toplumların kimlik bilincini oluşturur, dolayısıyla bu bilinci bozarak kendi hesaplarına yeniden yaratmak isteyen bütün ideolojiler tarihle oynarlar." (Prof. Dr. A. Yaşar Ocak, İslam'ın Macerası, 2010, s. 13)
Padişaha ve onun "Halife" sıfatına kutsiyet atfeden "Siyasî İslâmcılar" nasıl bir küfre saplandıklarını görmüyorlar mı?!
Türklüğe kalben inanmışlar Millî Mücadele'yi başlatmışlar, hemen bütün anâsır aynı idealde yekvücut olmuşlardır!
Daha önce de ısrarla yazdım: Neden "İslâmcı" zevat başlatmadı ve bile bile bir kısmı M. Kemal'in etrafında yer aldı? Padişah/Halife silâhını kuşanıp Anadolu'ya çıksaydı ya!
Çıkamazdı. Çünkü... Mustafa Kemal ikinci hususu açıklıyor:
"Diğer mühim bir noktayı da ifade etmek lâzımdır. Çare-i halâs ararken, İngiltere, Fransa, İtalya gibi düvel-i muazzamayı gücendirmemek esas gibi telakkî olunmaktaydı. Bu devletlerden yalnız biriyle dahi başa çıkılamayacağı vehmi, hemen bütün dimağlarda yer etmişti. Osmanlı Devleti'nin yanında, koskoca Almanya, (Avusturya-Macaristan) varken hepsini birden mağlûp eden, yerlere seren İtilâf Kuvvetleri karşısında tekrar onlarla husumete müncer olabilecek vaziyetler almaktan daha büyük mantıksızlık ve akılsızlık olamazdı. / Bu zihniyette olan yalnız avâm değildi. Bilhassa havâs denilen insanlar böyle düşünüyordu."
Biz "Türk" demek zorunda kalmışsak, "Siyasî İslâmcılar" cemiyette nasıl kapanmaz bir yara açtıklarını düşünmelidirler!