Dil budama ağacı mı?!
Türk Dil Kurumu’ndan sâdır hemen her kelime birilerine batıyor. Sebebini 12 Eylül 1980 Darbesi’nde aramak gerekir. Cunta’nın ender hayırlı işlerinden biri TDK’yı aşırı solun tasallutundan kurtarmak olmuştur. TDK arpalık hâline getirilmişti. Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş, Prof. Dr. Muharrem Ergin gibi Türk dili araştırmalarının devleri eski TDK’nın dışındaydılar ve kurumla savaş hâlindeydiler.
Eski TDK’cılar inatla Türk Dil Derneği çatısı altında yeniden örgütlendiler ve yollarına devam ettiler, “uydurukça” bayrağını burçlarda dalgalandırdılar! Hâlâ bu dernek faaliyetini sürdürüyor.
TDK bağlantılı tartışmalar hemen alevleniveriyor. Birileri TDK’nın sözlüklerini didik didik ediyorlar, kendilerince “uygun” düşmeyen kelimeler bulup ortalığı velveleye veriyorlar.
Velvelenin bir sebebi yukarıda belirttiğim gibi Cunta’nın ender hayırlı işinin işlerine gelmemesi, diğer bir sebebi ise TDK’nın AKP hükûmetine bağlı görülmesi. Doğru... Bu tür kurumlar T.C. Başbakanlık Atatürk, Kültür Dil ve Tarih Kurumu çatısı altında toplanmıştır. Türk Dil Kurumu (başkanı Prof. Dr. Mustafa S. Kaçalin), Türk Tarih Kurumu (başkanı Prof. Dr. Refik Turan), Atatürk Araştırma ve Kültür Merkezi (başkanı Prof. Dr. Mehmet Ali Beyhan), Atatürk Kültür Merkezi (başkanı Prof. Dr. Turan Karataş) başkanları bu hükûmet zamanında tayin edilmişlerdir.
Çalışmalarını yakından bildiğim için söylüyorum, bu isimlerin her biri ayrı değerdir. İlmî yayınlarını incelediğinizde bunu siz de teslim edeceksiniz. (Bu arada 6 Mart’ta koltuğuna oturan mekteptaşım TTK Başkanı Prof. Dr. Refik Turan’a hayırlı olsun, demek istiyorum.)
İlmî çalışmalarda, kurumlara baskı ters teper. Önce hükûmetin buna riayet etmesi gerekir.
Konu neden bu noktaya geldi? “Müsait” kelimesinden. TDK’nın sözlüğünde “müsait” tarif edilirken kadın aşağılanıyormuş. “Flört etmeye hazır olan (kadın)” denmiş. Bu kelimenin tarifi TDK sözlüğüne 1983’te girmiş. TDK Bakanı, “Oturur tartışırız... İlme uymuyorsa değiştiririz.” dedi.
Kelimenin ya geçmişte böyle bir anlamı varsa? Eski baskılı bir kitapta bu anlama gelecek “müsait” kelimesi kullanıldıysa? Merak edip bakacak kişi kelimenin tarifini bulamazsa ne yapacak?
Eski metinler üzerinde çalışanlar, herhangi bir sözlük açarak kelimenin manası veremezler. O dönemde kelimenin nasıl kullanıldığını, sözün gelişine bakarak tespit etmek mecburiyetindedirler. Yine mana çıkarılamıyorlarsa döneminde yayınlanan sözlüklere bakılır.
Türk Dil Kurumu’nun sözlüklerinde geçmişte nabza göre şerbet verilmediğini söyleyemeyiz. D. Mehmet Doğan, “Bir Lügat Bulamadım” da kelimeleri incelemiş ve bazı kelimelerin nabza göre tarif edildiğini savunmuştur. Ama burada “müsait” kelimesini tartışırsanız, “yosma”yı da, “kaltak”ı da, “yollu”yu... ve benzerlerini de tartışır ve lügatten çıkartırsınız.
Onun için tartışmalar ayağa dürülmeden ilmî zeminde yapılmalıdır. Hele politikacılar bu konuya hiç girmesinler!