Dezenformasyon Yasası mı susturma yasası mı?
AKP, bir süredir hazırladığı "Dezenformasyon Yasası" teklifinde artık sona geldi. Söz konusu yasanın Haziran ayında Meclis''e sunulması ve böylece kamuoyuyla paylaşılması bekleniyor.
AKP''li Hüseyin Yayman, "Bir engelleme, kısıtlama olmayacak. Avrupa''da ne varsa onu getirmek istiyoruz" diyor. O halde gelin birlikte bakalım; Avrupa''da ne var, bizde ne yapılmak isteniyor?
Avrupa nasıl bir yasa hazırlıyor?
Avrupa Komisyonu''nun hazırladığı ve Aralık 2020''de, Dijital Piyasalar Yasası (Digital Markets Act) ile birlikte Avrupa Parlamentosu''na ve Konsey''e sunulan yasanın ismi Digital Services Act (DSA). Türkçesi, Dijital Hizmetler Yasası.
Üzerinde 2 yıldır çalışılan bu yasa aslen tam bir dezenformasyon yasası değil. Mesele yalnızca sosyal medya da değil.
Yasanın amacı, dijital hizmet sağlayıcılarının eylemlerini kontrol etmek. Bunun için de yasanın ilgilendiği şey, bu dijital hizmet sağlayıcılarının algoritmalarını kullanış şekilleri.
Komisyonun ifadesiyle üye devletlere; "çevrimiçi platformların toplumlarımızın geliştiği bilgi alanını nasıl şekillendirdiği konusunda hesap verebilirliği, şeffaflığı ve kamu gözetimini sağlamak için kurallar" düzenlemesi buyruluyor.
Bu noktada, Google gibi büyük arama motorlarını dahi kullanıcılarına algoritmalarının nasıl çalıştığını açıklamak zorunda bırakıyor. Sosyal medya platformlarının yanısıra, Booking, Airbnb gibi konaklama ve seyahat platformları, internet sağlayıcıları, elektronik ticaret siteleri, AppleStore, GooglePlay gibi uygulama mağazalarını içine alan geniş bir kapsamı var yasanın. Yani, burada mesele sosyal medyada ifadeleri sınırlamak değil.
Türkiye''de nasıl bir yasa hazırlanıyor?
Farklılık öncelikle amaçta başlıyor. Zira iktidar yetkilileri, Türkiye''de çıkarılmak istenilen yasanın amacını, vatandaşların sosyal medyada yanlış bilgiler yayınlamasını engellemek, olarak açıklıyor. Bu durum da başta şu iki hususta soruları akla getiriyor:
1. Vatandaşların her konuda araştırma yapıp doğru bilgi ve doğru veriye ulaşıp öyle mi paylaşım yapması gerekecek? Ceza Kanunu''nda vatandaşlar için "yanlış bilgiyi yayma suçu" diye bir suç yok. Bir bilginin doğruluğunu teyit etmek, vatandaşa nasıl yükümlülük olarak yüklenebilir?
2. Doğru bilgi dediğimiz bilgi hangi bilgi? Neyin dezenformasyon olduğuna kim karar verecek? Devlet yönetiminde şeffaflık yokken, devlete dair konularda "doğru" dediğimiz bilgiyi aldığımız güvendiğimiz kaynak, devlet tarafından güvenilir bulunmazsa ne olacak?
Diğer bir mesele de yapılmak istenilen yasanın kapsamıyla ilgili. Yalnızca sosyal medyayı kapsamına alan bu yasanın Avrupa Komisyonu''nun düzenlediği yasadan, amacın yanı sıra kapsam olarak da çok farklı olduğu açık.
"Gerçek hayatta yasa dışı olanın internet ortamında da yasa dışı olması" ifadesi kullanılıyor ancak bu ifade de doğru değil. Zira, hakaretse mesele, hakaret sosyal medya aracılığıyla yapılması halinde de suç zaten.
Şu an için söz konusu yasa hakkında yapılan açıklamalar, yasanın sosyal ve hukuki gerekliliği açısından tatmin edici durmuyor. Bu haliyle yasanın en büyük etkisi ise, yine vatandaşın ifade özgürlüğüne olacak gibi görünüyor…