Devletin acınacak hâli!
17 Aralık 2013 yolsuzluk operasyonuyla tutuklananların son postası da tahliye edilince şunu anladım: 10 kişiyi öldürseler, yine hapisten çıkabilirler.
İşte “Balyoz” dedikleri, işte “Ergenekon” dedikleri, işte “Casusluk” dedikleri... Darbeye teşebbüsmüş, örgütmüş, casuslukmuş...
Hemen! Şimdi! Derhal!
“Ergenekon”dan yatanlar, “Balyoz”dan ceza alanlar, “Casusluk”tan tutuklananlar, daha benzer ne varsa hepsinden içerinde tutulanlar serbest bırakılmalıdırlar!
Artık “hukuk”tan bahsedemeyeceğimize göre; tek kanunla iş halledilmelidir!
Devlet devletlikten çıkmış.
Benim gibi düşünmüyorlar diye nice insanı attınız içeri!... Orduyu tükettiniz orduyu! Senin gibi düşünmüyorsa düşman olman, hapislerde çürüsün demen mi gerekir?!
Meselâ; benim Tuncay Özkan’la nasıl bir fikir birliğim olabilir? Bir “bayrak”ta birleşiriz; o kadar! Adam altı senedir dört duvar arasında... Bütün suçu mitingler düzenleyip esmesi gürlemesi... Fikrini söylemesi... Zerre kadar suçu olduğuna inanmam! Çocuğu arada bir basın-yayın organlarında görünüyor. Yüzündeki hüzün insana dokunuyor. Böyle kaç çocuk içlerinde acıyı büyüterek serpiliyorlar.
Tuncay bir örnek... Diğer yüzlercesi... Onların çocukları... Yarınlar o çocukların olmayacak mı? Karşınıza dikilmeyecekler mi? “Ne istediniz babalarımızdan!” demeyecekler mi?
Hele İlker Başbuğ... Olacak iş mi?! Orduya komutanlık ediyor, “çete başı!” diye suçlanıyor. Türk ordusu “çete” mi?
Bu acı komediye son veremeyen bir devlet hakikî anlamda “devlet” vasfını yitirmiştir.
Zaten bütün “hırsızlıkları”, “yolsuzlukları”, “rüşvetçilikleri” ortaya saçılmış insanlar bu devleti yönetiyorlarsa, “devlet”i tartışmalıyız önce...
“Devlet”in tariflerine baktım. Herkesin kabul edeceği üç tarif:
“Devlet, belirli bir ülke üzerinde egemen olmuş milletin meydana getirdiği bir varlıktır.”
“Devlet bir ülke üzerinde yaşayan insan topluluğunun üstün bir iktidara tâbi olmak suretiyle oluşturduğu varlıktır.”
“Devlet, millet, ülke ve egemenlik unsurlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bir varlıktır.” (Prof. Dr. Kemal Gözler, Devletin Genel Teorisi, 2007).
Ülkemin şu an ki hâlinden, yeni bir devlet tarifiyle karşı karşıya olduğumuzu gözlüyorum:
“Devlet, bir kliğin yönetime hâkim olduğu, memurunun lastik top gibi oradan oraya zıplatıldığı, hırsızlığın, rüşvetin, yolsuzluğun meşrulaştığı, istenmeyenlerin içeri tıkıldığı, işbirlikçilerin serbest bırakıldığı bir varlıktır.”
76 milyon insanın yaşadığı bir ülkede, daha Türkiye’yi tanımamış 29 yaşındaki bir genç 87 milyar dolarla oynuyor ve bu rakamın büyüklüğü devleti yönetenlerin gözünü kamaştırıyor. Ne kadar yolarlarsa kâr sayıyorlar. Adam içeride kalsa, -âmiyâne tabirle- “ötecek”, iş gelip Başbakan’a dayanacak... Başından beri “İyi çocuktur, hayırsever çocuktur...” demesi boşuna değil. Daha deliller toplanmamış, daha iddianame yazılmamış; kendisinden medet umularak değiştirilmiş savcı bile “Sakın ha! Bırakmayım.” diyorken; asıl hâkim izinde, idareten hâkim buluyorlar, adamı hapisten çıkartıyorlar.
Ve adlî vetire bitmediği hâlde R. T. Erdoğan, “Adalet yerini buldu.” diyebiliyor.
Yazıklar olsun!