Denetlenebilir Belediyeler
Beş yılda bir yapılan yerel seçimlerle en çok oyu alan adaylar arasından, görevleri kamusal hizmetler ve temel kamu hizmetlerini sunmak olan belediye başkanı ve meclis üyelerini seçiyoruz. Böylelikle Belediye Başkanı alt yapı, temizlik ve çevre, ulaşım ve trafik gibi hizmetlerin yapılması için belediye meclisinin aldığı kararlar ve oluşturduğu politikalara göre belediyeyi yönetiyor.
İşin içine seçim girince bahsedilen hizmetlerin kapsamı genişliyor: Gerek partiler ve adaylar vaatlerinde yerel yönetimin kapsamının dışına çıkıyor; gerekse vatandaşın beklentileri belediye hizmetlerini aşar bir hâl alıyor. Dolayısı ile ülkemizde her seçim ülkenin birçok meselesi için referandum anlamı da hükûmet için güven oylaması anlamı da taşıyabilir ve bu arada yeni birçok meselenin gündeme gelmesini sağlar. Seçimler toplumsal meselelere çözüm bulma yeridir. Tercihlerimizle buna katkıda bulunmak ise bizim vatandaşlık görevimizdir.
Ülkemizde yeni bir hükûmet sistemi deneniyor bu yeni sistem iktidarını sorunsuz yürütebilmek için belediyelere ihtiyaç duyuyor. Belediyeler iktidar aygıtının önemli bir parçasıdır. İktidarın çözmesi gereken birbirine bağlı ya da ilişkili problemlerimiz var. Bazı problemlerin çözümü hükûmet-belediye iş birliğini gerektiriyor.
Benim hâlâ alışamadığım partili cumhurbaşkanı sistemi seçim zamanlarında iyice garip bir hâl alıyor. Sayın cumhurbaşkanımız seçim dönemlerinde sık sık televizyonlarda ve sosyal medyada yer aldığı şekilde çok gösterişli seçim çalışmaları yapıyor. İki şapkasından hangisini ne zaman kullanıyor anlayamıyorum. AKP genel başkanı olarak devlet yatırımlarının temelini atıyor; muhalefetin eleştirilerinde cumhurbaşkanı sıfatıyla saygı bekliyor. Eskiden haksız rekabete yol açmaması için seçim öncesinde bazı bakanlıklara tarafsız bürokratlar atanırdı. Bugün tam tersi yapılıyor. Devletin bütün imkânları iktidar partisi için kullanılıyor. Hukukun normal işlediği bir ülkede başlı başına suç kabul edilmesi gereken bu durum olağanüstü bir haksız rekabet yaratıyor. Başlangıçta yadırganan bu duruma maalesef itiraz eden de kalmadı.
Partili cumhurbaşkanı hükûmet sisteminin aksayan yönlerinden biri olan "denetimsizlik" ister istemez otoriterleşmeyi getiriyor. Bu cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi denetlenmeyi hiç sevmiyor. Hesap verebilirlik ve şeffaflığı hayatımızdan çıkardılar. Ülkemize ne kadar yabancı aldılar, kaçına vatandaşlık verdiler, kaç yeni seçmenimiz oldu bilemiyoruz. Bütçeler, harcamalar, ihaleler, anlaşmalar hakkında ülkenin gerçek sahibi vatandaşların bilgisi olmuyor. Bizim vergilerimizle yaptıkları yatırımları kendi keselerinden yapmış gibi davranıyorlar. Üç kuruşluk işi yüz kuruşa yapıyorlar.
Nihayetinde devleti bizim ödediğimiz vergilerle yöneten yöneticilerimiz devletin araçlarıyla, devletin yakıtıyla, insan gücüyle, yani bizim vergilerimizle bize bir parti adına güç ve gövde gösterisi yapıyorlar. Bizim elimizden izlemekten başka hiçbir şey gelmiyor. Bütün toplum ses çıkarırsak acaba hangi terör örgütü ile ilişkilendiriliriz diye korkmuş suspus olmuş vaziyette.
Dikkat ederseniz iktidarın ve muhalefetin seçim konuşmaları ve kampanyalarında birbirlerine rağmen iş yaptıklarına dair hep gizli bir alt metin var. İktidar kendisi için çalıştırmadığı denetim kurumlarını muhalefet belediyelerinin üstüne salmış vaziyette… Bunun farkındaki muhalefet belediyeleri ise faaliyetlerinde çok dikkatli davranıyorlar. Bu nedenle de belediyenin muhalefette olduğu kentlerde bu mücadelenin kazananı vatandaş oluyor diye düşünüyorum.
Bir tarafta kamu yönetiminin şeffaf, etkin ve hesap verebilir olması için hükûmet ve iktidar belediyeleri lehine "baypas" edilmiş kurumlar söz konusuyken diğer tarafta vatandaşın muhalefete verdiği belediyelerde belki de mecburi olarak denetim mekanizmalarını işleten hesap verebilirlik ve şeffaflığı benimsemiş kurumlar oluşuyor.
Yerel seçimin arifesindeyiz, bu bir fırsat. Denetim ve denetimsizlik arasında ikincisinin tercih edilmeyeceği ortada ve iktidarın kazandığı her belediyenin denetime kendiliğinden kapanacağını biliyoruz. Eğer oyumuzu denetimsizlikten yana kullanırsak vergilerimizle oluşan bütçelerin nereye harcandığını bilemeyeceğiz. Bunun karşısında muhalefet belediyeler ise her zaman denetleneceklerinin farkında olacaklar ve kendileri şeffaf olmak zorunda hissedecekler. İktidar belediyeleri gibi uçuk ve çılgın projelerin içine sürüklenmeyecekler.
İşte tüm bu nedenlerle belediyelerin muhalefet partilerine emanet edilmesinin ülke menfaatine olduğunu düşünüyorum.