Demek ki irtica böyle geliyormuş...
Allah Allah.. Yoksa irticai meseleler mi nüks etti? Ülkemin başında neler dönüyor?
Bir dakka. Hiçbir şey dönmüyor da biz soyguncusuna aşık bir toplum muyuz yoksa?..
N’oluyor?
“Yeni Türkiye kurduk birileri yıkıyor. Dış güçler tepemizde” diyor herkesten çok Müslüman olduğunun söyleyen arkadaşlar. Etme Müslüman! Bu “Yeni Türkiye’yi” yeme içme üzerine kurup da altında kalıyor olmayasınız. İyi düşünün derim ben.. Sanki kurduğunuz haram kalesi başınıza devriliyor gibi geliyor bana.
Boğazınıza düğümleniyor, ciplerinizin üstüne çöküyor algısı oluşuyor bende.
Siz haram kalesinden açıklar vermeseydiniz, o sözünü ettiğiniz “dış güçler” açığınızı nereden bulup da üstünüze gelecekti? Evlerdeki para kutularını nasıl bulacaktı?
Siz uluslararası ikili anlaşmalara uysaydınız ve Türkiye’yi bir kabile devleti gibi değil de büyük bir devlet gibi algılayıp yönetseydiniz, elalem Halkbank’ımızın nelere kurban edildiğini nereden bulup da üstünüze yürüyecekti?
Kara paralar aklanmasaydı, altın ticareti devletlerarası imzalanan sözleşmelere ve hukuk kurallarına göre yapılsaydı, Türkiye şimdi şikâyet ettiğiniz milyarlarca doları kayıp edecek miydi?
Demek ki “Yeni Türkiye’yi” , “eski” dediğiniz Türkiye’den daha kötü bir durumda inşa etmeye çalışmışsınız.. Dahası “Yeni Türkiye” mazlumların ahı ve halkımızın şehit kanlarıyla kurduğu milli toprağın rantı üzerine çöreklenmiş..
Ben söylemiyorum..
Ayakkabı kutuları söylüyor.
Gemiciklerin Boğaz seferleri ve yıldan yıla ikiye katlanarak artan sayıları söylüyor.
İnanmayan Çanakkale Boğaz trafiğine baksın...
Emniyete yaptığınız operasyonların gerisinde yatan korkunuz, telaşınız, uykunuzu bölen endişeleriniz sizi ele veriyor..
Eski Türkiye’de Milli Güvenlik Kurulu hep “irticanın geleceğinden ve tehlikesinden” söz ederdi. İnanmazdık. “Ne irticası yahu” derdik. “Bu subaylar her dindar gördüklerini gerici, irticacı sanıyor. Adamlar ne güzel namazında niyazında.. Bunlardan zarar gelir mi” derdik...
Abooo!
Meğer sahiden irticaymışlar..
Bırakın hakkı hukuku, bırakın adaleti, kul hakkını yemeyi, bir de amaçları ve çıkarları uğruna yeme düzeni kurup adına “Demokratik Yeni Türkiye, Vesayetsiz Türkiye” demişler. “Vesayetsiz Türkiye” dedikleri Türkiye’de, kul hakkı bir tarafa, yapılacak soruşturmaların önü kesiliyor, hakim ve savcılar politikleştirilerek, onun savcısı, bunun savcısı ilan ettikten sonra, davaya bakacak savcılar görevden aldırılıyor..
“Yeni Türkiye” , iktidar zorbalığının, devletin kolluk kuvvetlerini partilileştirerek kullandığı, tekilleşerek totalleştirdiği ve dolayısı ile de totaliter bir Türkiye haline geldi.
Yeni Türkiye’de iktidardaysan her ne yaparsan yap, istediğin suçu işle, hükümet istemedikçe yargı sana karışamaz. Hukuk devleti yerine parti devleti olmanın önü açıldı.
Demek ki irtica böyle oluyormuş...