Danıştay suç işlemektedir
Türkiyeli değiliz biz, Türk'ün ta kendisiyiz. Yurttaş olarak, millî kimlik olarak, varlık olarak Türk'ün ta kendisiyiz.Danıştay, hem anayasaya, hem tarihe ve hem de millî kimliğin öğretimine karşı suç işlemektedir.
Anayasa açıktır: "Türkiye Cumhuriyetine yurttaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür." Öyle ise Anayasanın yurttaş kimliğine dayalı benlik inşası ve bunun öğretimi bir ülkede nasıl yasak olabilir?
Eğitimin en birinci görevi ve varlık nedeni budur: Yurttaş yetiştirmek!
İkinci, üçüncü, dördüncü ve diğerleri bundan sonra gelir.
Düz akıl ve düz mantık yürütenler, "efendim bugüne kadar Türk'üm, doğruyum, Çalışkanım… dedik de ne oldu" diyor.
"Çalışkan mı olduk?"
"Hepimiz dürüst müyüz" gibi abuk subuk laf ediyor.
Eğer bu mantık doğruysa Müslümanım da demeyeceksin.
Biri çıkar "ne yani bugüne kadar Müslümanım dedik de ne oldu? Yüzlerce ateist havadan mı indi? Nereden yetişti" derse ne olacak?
Felsefede buna adi bilgi ve adi mantık derler. Adiden kasıt, düz mantık oluşundandır. İlk bakışta doğruymuş gibi görünür fakat iyice irdelediğinde hemen yanlış olduğunu anlarsınız. İşte yukarıdaki örnekte olduğu gibi. Şimdi biz okullardan din derslerini kaldırmalı mıyız?
Elbette hayır.
Ben asıl bakanlığın Danıştay'a verdiği "kaldırılsın" gerekçesindeki savunmaya şaştım. Olsa olsa bu kadar olur. Demişler ki, bugüne kadar 'davranışçı eğitim' veriliyordu, bu sebeple insanlar, bazı şeyleri düşünmeden tekrarlatarak kontrol ediliyordu. Hangi cahil bu gerekçeyi yazdıysa ona sormak lazım. Kardeşim, Andımızın yazıldığı ve uygulamaya konulduğu tarihte psikoloji bilimi bilişsel (kognitif) öğrenmeyi buldu da dönemin hükümetleri mi ret etti? Bütün bilimler gibi psikoloji de ilerliyor, gelişiyor ve yeni buluşlar yapıyor. Zihin gelişimini açıklayan Piaget'in buluşları daha yeni. Hull'ün "Beyin Temelli Öğrenme" kuramı ondan da yeni. Madem mesele davranışçı psikoloji, sizde bilişsel olarak öğretseydiniz. Neden kaldırıyorsunuz? Amacınız öğretmek değil ki. Ulusal kimlik inşasına karşısınız.
Anayasanın tanımladığı yurttaş kimliğinin benimsetilmesini hazmedemiyorsunuz.
Türkiye Cumhuriyeti devletine yurttaşlık bağı ile bağlı her bir insan kişisinin siyasal kimliği, yurttaşlık kimliği, Türk'tür. Dolayısı ile bir devlet kurumu olan ve idari kararları düzetmesi gereken Danıştay'ın karar alırken, aldığı kararın neye ve nereye zarar vereceğini hesap etmesi gerekirdi.
Gelelim meselenin siyasi tarafına.
Türkiye'de siyaset, ideolojik (paralel) eğitimin karar alıcıları olarak çalışıyor. Andımızı her sabah tekrarladığı halde halen daha ona karşı olanlar, verilen paralel ideolojik eğitimi, onun bilişsel öğretilerini, okulun öğrettiklerinin yerine koymuş durumda. Tıpkı din eğitimine karşı materyalizmin öğretilerinin kişide daha baskın olması gibi.
Türkiye'de muhafazakâr siyaset, aradan bir asırdan fazla zaman geçmesine rağmen halen daha II. Abdülhamit'in 33 yıllık iktidarının sona ermesini neden kabullenemiyor? Daha kaç yıl iktidar olması gerekiyordu?
Türkiye'de muhafazakâr siyaset neden, Osmanlı Devletinin ömrünü doldurduğunu ve onun hepimizin geçmişi olduğunu bir türlü içine sindiremiyor? Birinci Dünya Savaşı, sadece Osmanlı devlet düzenini bozmadı ki. Sonuçları itibariyle yeni dünya düzeninin kurulmasına yol açmadı mı?
Türkiye'de muhafazakâr siyaset neden, dünyanın geçirdiği büyük değişimi, dönüşümü görmek ve sanayi devrimiyle birlikte yeni dünya düzeninin geliştiğini bunun da tamamen pozitif bilimlerin gelişmesi ve teknolojiye bağlı olduğunu anlamak istemiyor? Bugünün İHA'ları SİHA'ları yerine kartal mı uçuracaktık?
Türkiye'de muhafazakâr siyaset, geçmişe takıntılı ve dogmatik diye, biz özgürlüklerimizi esarete mi çevirmeliyiz?
Türkiye'de siyasetin temel kronik arızası işte budur: Muhafazakârlığın dönüşememesi. Kendini yenileyememesi. Geçmişe takılı kalması. Beslendiği kaynaklar da bellidir: Dini öğretiler. Onların bu tavrı İslam'a da zarar vermektedir. Akif'in dediği gibi "Asrın idrakine İslam'ı söyletmek" bu zihniyetle asla mümkün değildir. Yoksa aklı başında hiçbir devlet, kendi ulusal kimlik söylemini mahkemelik yapmaz. Yapsa da, o ülkede hiçbir mahkeme, kendi millî kimliğinin öğretiminden rahatsız olacak kararlar almaz.