Çokkültürcülük ve ileri demokrasi
Türkiye’deki değişimi yöneten ve savunanlar, “vesayetçi, zorlamacı, herkesi tek tip gören” rejimden kurtulduklarını, artık ileri demokrasiye geçildiğini ve haliyle de çokkültürlülüğün ne kadar gerekli olduğunu savunuyor. Milli (ulus) devleti beğenmiyorlar. “Bizi türdeşleştiriyor, bunun sebeple de baskı uyguluyor” diyorlar. Ve çoğu kere de darbeleri örnek göstererek sanki darbeler, Türkiye’deki demokrasinin ve ulus-devletçi olmanın bir gereğiymiş gibi ahkâm kesiyorlar.
Öncelikle milli (ulus) devlet karşıtları ne kadar haklı ona bir bakalım:
1-Türdeşleşme aynı zamanda sosyal bütünleşme, aynı zamanda farklıkları en aza indirme demektir. Bu durum ortak payda boyutunu genişletmek anlamına gelir. Öyle ise salt türdeşleşmeden söz edemeyiz. Eğer mutlak türdeşleştirme söz konusu değil ise, “milli bütünleştirme” niçin sizi rahatsız ediyor?
2-Dünyanın neresinde hangi toplum, hem çokkültürlüdür ve hem de “milli bütünleşmeye” ihtiyaç duymamaktadır. Adından da anlaşılacağı gibi “toplum” denilen olgunun bizatihi varlığı bir bütünleşmenin ta kendisidir. İster çokkültürlü olun isterse tek kültürü önceleyerek, öteki kültürleri dışlamadan kendi içinde tutan bir millet (ulus) olun, sonunda bir ülkeniz varsa, bir devlet etrafında buluşmuşsanız, tüm kalabalıkları toplum yapacak tutturucuya ihtiyacınız olacaktır. Bu durumda “kimseyi zorlamıyoruz” diyen çokkültürcüler, o biraradalık adına ya ayrılıklara zorlayacak toplumu, ya da tekilliğe. Başka yolu var mı? Öyle ise, çokkültürcülük adına “ileri demokrasiyi getiriyoruz” diyenler, “bizi tekilleştirip, homojenleştiriyor” diye karşı çıktıkları ulus-devletin bütünleştirici zorlamasını, ayrışmacı zorlamaya dönüştürmekten başka ne yapıyor?
Önce “sen ayrısın” diyerek farklılıklar yaratan çokkültürcülük, sonra “hayır hepimiz biriz, yok ayrımız gayrımız” diyen milli devletçiliğin geldiği noktaya varıyor. “Ayırdıklarımızı birleştirelim” demeye başlıyorlar. Nerede birleştireceksiniz?
Bu sefer aramaya başlıyorlar.
Kimi dinde birleştirelim diyor, kimi Türkiyelilikte. Yeter ki Türklükte birleştirmeyelim. Tamam, birleştirmeyin Türklükte. Ama şunu söyleyin fikri namus adına. Deyin ki: Çokkültürlülük adına ayrıştırdığımız Türkiye’de yaşayan topluluklar kendilerini Türkle yan yana getirmeden asla ifade edemezler. Çünkü Türk tarihini dışarıda bırakarak varlıklarını anlatamazlar. İstedikleri kadar reddetsinler, hatta kopup ayrı ayrı yüz devlet kursunlar durum değişmez. Çokkültürcülerin anlayamadıkları noktalardan birisi burası. Türk yoksa öteki kültürler de yoktur. Geçmişini ifade etmek için bu kadar zorunlu olan Türk, neden milli kimliğin temeli anladınız mı acaba?
3-Batı demokrasilerinde çoklültürlülük tarihsel süreç içinde bizdeki gibi kimi ideologların zorlamasıyla gelişen bir durum değildir. Uçsuz bucaksız Amerikan kıtasına yayılmış 50’den fazla devletin birleşerek oluşturduğu birleşik büyük devlet ister istemez çokkültürlü olacaktı. Coğrafya, üzerinde kurulan bu büyük devlete başka şans bırakmıyor. Keza Avrupa, feodal geleneğin devamıdır. Her senyör, zaten küçük bir kabile devleti yönetiyor gibiydi. Kanunlarını kendi yapıyor, askerlerini kendi besliyordu. Hepsinin tepesinde duran sembolik kralların gücü sınırlıydı. Ve Avrupa kültürel öz itibariyle bireycidir. Bu durum, öteden beri yaşanan batı bireyciliğinin çokkültürlülük olarak toplumsala dönüşmesini kolaylaştırıyor. Halbuki Türkler, “toplulukçu dayanışmacı bir kültürden” geliyor. Özünde bütünleşme, homojenleşme var. İsteyen halen daha devam eden aşiretlere baksın. Hangisinde homojenleşme yok. İşte bizde “ileri demokrasi getiriyorum” diyerek, çokkültürcülüğü savunanları yalancı çıkaran nirengi noktası da burasıdır. Kime demokrasi ve çokkültürlülük getiriyorsun? Aşiretlere mi? Homojen toplulukların hüküm sürdüğü büyük topluma ne kültürlülüğü getirirsen getir ileri demokrasi gelmiş olur mu? Olmaz.
4- “Homojenleştiriyor ve zorluyor” değdiniz ulus-devlet, aslında, tarihsel yatkınlığın siyasallaşmasından başka bir şey değildir. O yatkınlık da, toplulukçu- dayanışmacı kültür ile bu kültürü yaratan tarihtir. Kimse Türk’ü dışarıda bırakarak kendini anlatamaz. Türk’ü dışarıda bırakanın geçmişi de kültürü de yok olur. İsterseniz deneyin.
NOT. Okuyucularımın bayramını kutlar, sağlıklı günler dilerim.