Cinsel istismarın önlenmesi için (I)…
Bitmiyor… Her defasında bilinçlenelim, önleyelim, azaltalım diyoruz, ancak bu sapıklık artarak vicdanımızı sızlatmaya devam ediyor.
Ne hale geldik biz! Ne oldu da ahlaka, vicdana, insanlığa aykırı suçlar bu denli arttı?
Tehlikenin farkında mıyız?
Adalet Bakanlığı'nın yıllara göre açılan dava sayısı istatistiklerini incelediğimizde son 10 yılda cinsel istismar suçunda açılan dava sayısı 6-7 kat artmış.
2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'muzun (TCK) uygulandığı ilk yılın adli sicil kayıtları 2 bin 414 cinsel istismar davası açıldığını gösteriyor. Ancak 2013 yılına gelindiğinde, bu sayı, 14 bin 261! Cinsel istismar suçunu düzenleyen maddede 2014 yılında yapılan değişiklikle arttırılan cezalardan sonra, açıklanan son kayıtlar olan 2016 kayıtlarına baktığımızda dava sayısı hala 14 bin civarında.
Üstelik sanılanın aksine, yalnız kız çocukları değil, erkek çocukları da cinsel istismar mağduru. Erkek çocuklarının yaklaşık olarak yüzde 17'si, yani her 6 erkek çocuğundan 1'i, cinsel istismara uğruyor.
Türkiye, bu utanç verici suçta dünya üçüncüsü!
Hükümet sonunda harekete geçti. Hafta başında yapılan Bakanlar Kurulu'nda bu vahim suç nasıl önlenir, failine ne yapmak gerekir diye çalışması için 7 bakanın katılımıyla bir komisyon kuruldu.
Komisyon ilk toplantısını gerçekleştirdi. İlgili bakanlar ve bakanlıkların üst düzey yöneticileri bir araya gelerek konuyu çeşitli yönlerden görüştü. Görüşmelerin devamı gelecek…
Ancak… Konu yalnız bakanlık çalışanları tarafından çözümlenemeyecek kadar hassas ve komplike.
Konunun kapsamı geniş!
Şöyle ki…
Cinsel suçların hukuki ve siyasi boyutu dışında toplumsal bir boyutu da bulunmaktadır. Konunun önemi açısından, öncelikle bu boyutu ele almakta fayda var.
Bahsedilen suçun çok yönlülüğü, hukuk, sosyoloji, psikoloji ve eğitim alanlarındaki uzman kimselerin bir araya gelerek çözüm üretmesini zorunlu kılıyor. Cinsel suçların fazlaca görüldüğü yerlerde yapılacak bir 'toplumsal yapı analizi' sonrası edinilen verilerle, konun kökünden çözümüne gidilmesi gerekiyor. Hamasi yaklaşımlarla bu konu çözümlenemez.
Cinsel suçlar açısından ivedilikle çözülmesi gereken iki temel sorun mevcut. Birincisi, suçun "önlenmesi için" yapılması gerekenlere odaklanılmıyor oluşu; ikincisi, bu suçlara ilişkin yargılamanın iyi yapılmaması. Bu yazımda birincisinden başlıyorum anlatmaya…
Cinsel suçlar açısından suçu önleme, cezalandırmadan daha önceliklidir.
Çünkü faili cezalandırmanın mağdura bir faydası yok. Önemli olan, kimseye bu travmayı yaşatmamak, kimseyi mağdur etmemek.
Cezalandırma sistemi ile uğraşıldığı kadar, 'suçları önleme odaklı çocuk koruma sistemi' kurmak için çalışılmalıdır.
Oluşturulan komisyonu, bu sistemin başlangıcı kabul ederek, bu komisyonu kalıcı kılmalıyız.
Adalet Bakanlığı'nın koordinasyonu ve UNICEF'in teknik desteği ile Avrupa Birliği tarafından finanse edilen "Önce Çocuklar: Çocuk Koruma Mekanizmalarının İl Düzeyinde Modellenmesi" projesi olarak gerçekleştirilen "Çocuk Koruma Koordinasyon Strateji Belgesi" nde öngörülenlerin yapılmasını sağlamalıyız.
Burada hem çocukları hem yetişkinleri bilinçlendirmek önemli!
Her çocuğa, yaşına uygun bir şekilde bu konuda eğitim verilmeli; vücut dokunulmazlığı ve mahremiyet gibi konular özenle anlatılmalıdır.
Ünlü Hintli yapımcı ve aktör Aamir Khan'ın bir televizyon programında çocuklara, cinsel suçlar açısından farkındalık oluşturmak için verdiği bilgiler ve bu bilgileri veriş şeklini çok beğendim. Ebeveynler de benzer bir anlatımla çocuklarını bilgilendirmelidirler.
Bununla birlikte, okullardaki sosyal hizmet geliştirilerek, rehber öğretmen sayısı yeterli seviye çıkarılmalıdır. Aile içinde yaşanan cinsel istismarları gün yüzüne çıkarmada, nitelikli rehber öğretmenler pek ala etkili rol oynayabilir.
İngiltere, bu konuda rol model alınabilir mesela. Orada, bu konuyla ilgili ailelere, öğretmenlere ve çocuklara ayrı ayrı eğitim veriliyor ve İngiltere'de cinsel istismar olaylarında önemli oranda azalma gözleniyor.
Bu saydıklarım yalnızca ana başlıklar. Daha pek çok şey var yazılacak.
Unutmayalım, çocuklar bizim onlara aktardığımız bilgi ve yaşattığımız anılarla büyüyecekler. Hepimize büyük görevler düşüyor.
Bu konudaki diğer bir temel sorun olan "yasadaki ayrımcı düzenlemeye ve yargı sistemimizdeki hatalara" dair inceleme ve eleştirilerime de salı gününki yazımda değineceğim…