Cin şişeden çıktı...
AKP iktidarıyla sadece dini değerler değil; milli ve insani değerlerle siyasi gelenekler de yıkıma uğradı. Bir taraftan yolsuzluklar ve rüşvetler öte yandan milli bütünlük, çok daha öteden PKK’nın elde ettiği tüm kazanımlar..
Türkiye böyle bir yıkım görmedi.
Gelişmelere bakınız lütfen..
PKK, Ocak 2014 yılı itibariyle üç özerk devletçik kurmayı başardı.
Güçlendiği özerk bölgelerde petrol ve doğal gaza el koydu.
Suriye’deki Türkmenlerin kâbusu olmanın ötesinde Esad güçlerinden hem destek aldı ve hem de Türkmenlerin, topraklarından sürülmesine sebep oldu.
Türkiye içinde KCK adıyla siyasal bir güç oluşturdu. Bu güç PKK paralel devleti haline geldi. Devlet içinde devlet olan bu güç, “barış süreci” adı altında ülkenin dört bir yanında zulalarda patlayıcılar, iç savaş çıkması halinde neler yapacaklarını planladı hazır bekliyor.
Örgüt, resmi kurumlardan yeterli tepki görmeyince kurulan KCK paralel devleti sayesinde hem halk desteğini artırdı ve hem de gücünü ona katladı.
Çok daha vahimi İran, Suriye ve Rusya’nın büyük desteği ile Türkiye’yle savaşacak füze silahlarına sahip oldu.
Hükümetin adım adım Kuzey Irak’taki kırmızı çizgileri yok etmesinin ardından gelişen olaylarda takındığı yanlış dış politika, Suriye’de bataklığa saplandı. Sadece Orta Doğu ülkelerinde itibar kaybetmedik İslam dünyası ile Batı’da da itibar kaybına uğradık.
Son gelişmelere bakıldığında bunu da şöyle sıralamak mümkün.
Önceki gün “tiwitır mivitır hepsini kapatacağım” demesi ve ardından kapatması, dünyadan tepki çekti. Erdoğan artık, Türkiye’ye demokrasiyi bahşeden, liberalizmin hürriyetçi önderi değil, ustalık döneminin 17 Aralık’la birlikte kâbusa döndüğü bir yasakçı lidere dönüştü.
Parlamentoda yolsuzluk fezlekelerinin millet vekili denetiminden kaçırılması, 17 Aralık’la başlayan 8 bin polisin sürgün edilmesi süreci ve sonrasında 170’den fazla savcı ve hakimin yer değiştirmesi, bağlı olarak HSYK kanununun çıkarılması, İnternet yasası, derken kimi yönetmeliklerin değiştirilmesi, aslında bir telaşın ve içe dönüşün, hatta bütün kapıları teker teker kapatmanın ta kendisidir.
Nereden ışık sızdığını görüyorsa hepsinin üzerine siyah bez çekiyor.
Ancak içeri yeteri kadar ışık çoktan sızmış tutucu taraftar takımı hariç, millet reel gerçekliği görmüştür. Ses kayıtlarına uydurma deseler de bazı veriler şüpheleri ortadan kaldıran mesajlar içeriyor.
Meselâ, Nazlı Ilıcak “CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran’ın soru önergesine göre, GSM operatörlerinden elde edilen HTS kayıtları, Bilal Erdoğan ve Tayyip Erdoğan arasındaki görüşme saatlerini teyit ediyor” diye yazdıktan sonra “Damat Berat Albayrak’ın ağabeyinin kayınbiraderi avukat Ömer Faruk Akbulut’un 14 milyon liraya Şehrizar Konakları’ndan 6 daire satın aldığı anlaşıldı. Erdoğan ile Bilal’in gece 23.15’teki görüşmesinde, Bilal Erdoğan ’30 milyon euro’kaldığını, 25’inin Çalık Grubu’na verileceğini,5’iyle de Şehrizar Konakları’ndan villa alınacağını ifade ediyordu. Faruk Akbulut, 5 milyon euronun karşılığına denk gelen miktardaki bir parayla 6 daire satın almış” diyor.
Ses kayıtları internete düştükçe Egemen Bağış gibi ayetlere alelade sözlerle, kakarakikiri gülüşmelerle cevap verenler gerçekle yüzleşecekler, bu yüzleşmede toplumun tepkileri gittikçe artacak en sonunda istenmeyen akıbetle karşılaşacaklardır.
Twitter’ı engellemek hayal edilen sonun yarattığı kâbus olabilir mi?
Artık cin şişeden çıktı.. Bu sebeple sorunları onlar değil, sorunlar onları yönetiyor.