CHP tüzüğünde asıl neyi değiştirmeli?

CHP’in acar genel başkanı Özgür Özel, cumhurbaşkanı adayı olmayacakmış. Diyor ki:

“Cumhurbaşkanı adayı değilim. Ben neye adayım biliyor musunuz? Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ve hepimizin partisini iktidar yapmak. Ben tarihe Recep Tayyip Erdoğan'ın 24 yıllık iktidarını sonlandıran, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmiş bir Türkiye'yi geleceğe emanet ederek geçmek istiyorum.” (Habertürk, 24.08.2024)

Elbette seçileceğini bilse “Ben siyasetçiyim, niye aday olmayayım.” diyecektir.

Kamuoyu yoklamalarında, CHP’de, cumhurbaşkanlığı adaylığı için ilk sırada Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, ikinci sırada İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu görülüyor. İkisi şu anda Recep T. Erdoğan’ın da önündeler.

Özgür Özel, CHP’nin önceki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na göre daha dar alanda politika yürütüyor.

Kemal Kılıçdaroğlu, herkesle barışık çizgide yürüdü. Oyunu yüzde 25’in üzerine çıkaramadı ama, düşürmedi de. Deniz Baykal’ın genel başkanlığı döneminde CHP baraj altında kalmış, TBMM’ye girememişti. “Atatürk’ün partisi”nin bir dönem saf dışı kaldığını düşünebiliyor musunuz?!

Şimdi CHP’nin yükselişte görülmesinin asıl sebebi üzerinde duruldu mu?

Halkın çaresizliği, Saray rejiminden bıkkınlığı hiç akla getiriliyor mu? Muhalefet içinde iktidara en yakın görünen CHP. Halk bir umut bu partiye yöneliyor.

***

CHP tüzük kurultayına gidiyor. Değiştirmek istediklerine baktım. Hiçbir önemi yok. Zaten mevcut tüzük üzerinde oynanalı ne kadar oldu ki... Eksiklikleri o zaman da görebilirlerdi. Türkiye’nin en eski partisi. Çok sayıda 1950’li yıllardan bile kalan parti üyeleri var... Yol açabilirlerdi.

Geçerli şimdiki tüzük için başta “9-10 Mart 2018 tarihli 19. Olağanüstü kurultayda kabul edilmiştir.” notu yer alıyor. 6 yıl önceki tüzük. İlk dört maddeyi vereceğim ve itirazımı tekrarlayacağım.

“Madde-1 (1) Cumhuriyet Halk Partisi; MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün liderliğinde, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin ve Kuvayımilliye’nin devamı olarak 9 Eylül 1923 tarihinde kabul edilen “Parti Tüzüğü” ile kurulmuştur.

(2) Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu, ilk Genel Başkanı ve değişmez önderi MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’tür.

(3) Cumhuriyet Halk Partisi, programındaki anlamlarıyla Atatürkçülüğün “Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik, Devrimcilik” ilkelerine bağlıdır.

(4) Cumhuriyet Halk Partisi, başta Kurtuluş Savaşımız olmak üzere Aydınlanma ideallerini, emek mücadelelerini, sosyal demokrasinin özgürlük, eşitlik ve dayanışma ilkelerini benimseyen çağdaş demokratik sol bir siyasal partidir.”

CHP’nin daha önceki 1969 tarihini gösteren tüzüğüne baktım. Gayeleri iki maddede ortaya konmuş:

“C.H.P Tüzüğü / Esaslar

C.H.P. TÜZÜĞÜ ESASLAR Madde 1- Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi, Lâik ve Devrimci siyasî bir kuruluştur. Kurucusu ve ebedî Başkanı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Merkezi Ankara’dadır.

Madde 2- Cumhuriyet Halk Partisi’nin amacı; toplum ve devlet düzenini ve kamu faaliyetlerini, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliği ve özel kanunlarına göre mahallî idareler seçimleri yoluyla yönetmek, denetlemek ve etkilemek için, Tüzüğü ile Programında ve yetkili parti organlarının kararlarında yer alan umde (ilke) ve belirli görüşlerini millete benimsetmek ve beğendirmek suretile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve kanunları içerisinde çalışarak memleket ve milletin selâmet ve refahına hizmet etmektir.”

İsmet İnönü, “Ortanın solundayız” sözünü 1965’te söylemişti. Ama 1969 tüzüğüne “sol” girmemiş.

Şu cümleler sol akımlara dair doktora tezinden:

“27 Mayıs sonrasının uygun iç ve dış konjonktürüyle doğru orantılı olarak hızla gelişen sol akımların yolu, kaçınılmaz olarak Türkiye’nin bu siyasal gerçekliğiyle kesişti. Başlangıçta Türk Devrimi’yle neredeyse Kemalizm-sosyalizm iç içe geçmişliği derecesinde bir pozitif ilişki geliştiren sol, 12 Mart’a yaklaşıldıkça genel olarak hem iyice artan özgüvenin hem de kendi içindeki “kim daha esaslı solcu” yarışının bir sonucu olarak radikalleşti, daha doğrusu Kemalizm’den arınarak billurlaşmaya başladı. Yine de Marksist solun Kemalizm’le köprüleri atması için 12 Mart balyozunu yemesi gerekecekti.” (Savaş Açıkkaya, Türkiye’de Sol Akımların Türk Devrimi Algılamaları 27 Mayıs 1960-12 Mart 1971, 2009)

Kaç defa yazdım... Türkiye’de “sol”un ucu açık. Sosyalizme, komünizme, yıkıcılığa, bölücülüğe, teröre, Türk’ü inkâra kadar gider.

Ne yazık ki, CHP yönetimi ve özellikle Özgür Özel, bile bile yukarıda sıraladığımız çizginin her birine göz kırpıyor.

Daha yeni... Suavi adındaki Türkücünün konserleri sivil kuruluşların protestosundan dolayı iptal edilince elinde bir demet çiçekle koşa koşa bu türkücünün evine gitti. Bu kişinin neden protesto edildiği bilinmiyor mu? Bir bölücü yıkıcı öldürülmüş, ailesine baş sağlığı dilemeye gitmiş. Başka vukuatından da bahsediliyor.

Hem Mustafa Kemal’den bahsedeceksiniz, iri harflerle tüzüğünüze adını yazacaksınız, sonra “sol”u kutsayacaksınız. Bu kutsama çelişkinin en çelişkisidir!

Birileri merak edip “CHP neyi savunuyor?” diye Vikipedi’ye girse daha başta “Cumhuriyet Halk Partisi, siyasi ideolojisini sosyal demokrasi ve Atatürkçülük olarak tanımlar. Merkez sol siyasi yelpazede yer almakta olup tüzük ve programında belirtilen ideolojilerin yanında sosyal liberal, demokratik sosyalist ve sosyalist eğilimler de barındırmaktadır.” cümleleriyle karşılaşacaktır.

CHP birilerinin mülevves emellerine âlet ettirilmemelidir.

Hakikî CHP’liler partilerine sahip çıkmalı.

Yazarın Diğer Yazıları