CHP berraklaşmalı!
HDP/PKK'nın eş başı Selahattin, Gezi Olayları için yapılan toplantıda: "Sözde, lafta kalmasın istiyoruz. Bu nedenle el ele verelim. Daha çok dayanışma içerisinde olmamız lazım. Gezi'nin direniş ruhu, Cizre'nin direniş ruhu, Cerattepe'de dolaşan direniş ruhu. Onları korkutan, panikleten budur. İyi ki böylesi bir ruh aramızda dolaşıyor. Tarih boyunca hep vardı, iyi ki varlar." diyor, elmaları, armutları topluyor.
İstanbul Gezi ve Artvin Cerattepe direnişlerine katılanlar, bu direnişleri haklı bulanlar çıkıp konuşmaları lâzım: Cizre ile Gezi ve Cerattepe bir tutulabilir mi?
Selahattin'in Gezi'yi, Cerattepe'yi ağzına alması her iki direnişin manasını yitittirir.
Eş baş Selahattin İstanbul Kartal'da, CHP'li belediyenin tahsis ettiği bir salonda konuşuyor.
Gezi direnişi bir PKK direnişi midir? Eğer böyleyse, direnişin kıyısından geçenlerin dahi soruşturulması, gerekirse cezalandırılması gerekir mi, gerekmez mi? Peşin söyleyeyim: Bu hâl içinde R. T. Erdoğan'dan farklı düşünmüyorum.
Gezi'deki olaylardan sonra iki defa gittim, HDP-PKK'lı filmci Sırrı'nın ortaya çıkışı, adım başı adını sanını duymadığımız, üç kişilik, beş kişilik harf yığını örgüt elemanlarının pankart açmaları, bisküvi dağıtmaları bir fırsatçılıktır. Hâdiselerin bütünü içinde baktığımızda, asıl kitlenin ruhuyla örtüşmez. Burada Beşiktaş'ın Çarşı grubunu nereye koyacaksınız?
Artvin Cerattepe'de PKK mı var? Belki PKK'ya sempati duyanlar, belki milletin anasını belleyen adamın maden ocağı işletmek istemesine öfkeli olanlar; belki o adamın "Havuz"daki 100 milyonluk payını (rüşvetini mi?!), belki "Tepe" ile ülfetini kabullenemeyenler hıncını "yeşil alan" üzerinden alıyorlardır. Asıl kitle onlarla beraber değildir.
Cerattepe savaşçıları dernek de kurmuşlar. Çıkıp: "Bizim HDP/PKK ile bir ruh birliğimiz olamaz!" diye açıklama yapmaları gerekir.
Eğer bir tarafta yeşil korunur, bir tarafta şehirleri yakıp yıkan, hayatı insanlara zehir eden bir örgütle ruh birliği içinde olunursa, R. T. E. haklı çıkar ve bizi de yanına alır!
HDP/PKK eş başı bütün aşırı sol örgütlerle beraber CHP'ye dayanışma davetiyesi çıkarıyor ve şunu diyor: "... omuz omuza, yan yana yürümekten söz ediyorum. Her yerde bunu yapmanın zamanı geldi, geçiyor. Annelerin talimatı, şehitlerimizin emri budur."
Eş baş, bir "Cizre direnişi ruhu"ndan bahsediyorsa, herhâlde, hendekçilerin kurşunlarına hedef olan askerlerimize, polislerimize "şehit" demiyordur. Onların annelerinden bahsetmiyordur. Salonda bir kişi dahi "Hangi şehitler?" diye sormamış. O toplantıda, TBMM'de sol elini yumruk yapıp kaldıran CHP'nin bir milletvekili de vardı.
Kemal Kılıçdaroğlu'na, başka sağduyulu, PKK ile danışmaya girmemiş milletvekillerine sormak isterim: Parti olarak daha ne kadar PKK'nın önünün açılmasına yardımcı olacaksınız?
K. Kılıçdaroğlu, Anayasa'nın "İlk dört maddesini asla tartışmayız" diyor. Ya Anayasa'nın ilk dört maddesini toptan reddeden HDP/PKK ile bu dayanışma neyin nesi?
K. Kılıçdaroğlu tarafından bana "Yanlış biliyorsun!" diye bir açıklama gelsin, isterlerse alabildiğine beni tenkit etsinler, bu köşede yayınlayacağım.
Halkımız CHP'nin berraklaşmasını istiyor!