Cephede savaş yetmez!
MHP Genel Başkanı, yıllardır bu köşede yazdıklarımızı uzun uzun formüle ediyor.
MHP Genel Başkanı'nın formüle ettiği hususa gelmeden önce bir not düşeceğim:
Cuma hutbesi kısa olmalıdır, demiştim. Mehmet Şevket Eygi de birkaç gün önce köşesinde vaaz ve hutbe âdâbından bahsetmişti. (Diyanet, bizi okur ama dinlemez. Şevket Bey'i muhakkak dinler. Geçenlerde Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'le Saray sofrasında birlikteydi. Saray'a yakın fetvacı Hayrettin Karaman'ın, kendi sitesinde hutbenin birkaç cümleden ibaret olduğunu yazdığını da elbette bilirler.) Uzun hutbe Araplardan örnek alınmışa benziyor. Vehhabî bir ülkede kaldığım için biliyorum, hutbeyi uzattıkça uzatıyorlar. İran'da da hutbe dinledim. Onlar siyasî mesajlarını hutbede verdikleri için uzun konuşuyorlar.
Siyasîler de açıklamalarını uzatmamalılar. Ekranlarda dikkat çekeceği düşünülen cümleler okunuyor, o kadar. Gazetelerde de çok kısa geçiliyor. Sitelerinde tamamını verseler dahi kim sonuna kadar okuyor?
Gene konuş, ertesi günü bir daha, öbür gün bir daha... Kısa ama cümleler kesif olmalı.
Niyetim kimseye akıl vermek değil. Haddimiz mi?!
Belki bizim bunca yıllık tecrübemizi dikkate almak isteyenler olabilir.
Konuyu dağıtmayalım. MHP Genel Başkanı'nın, Iğdır saldırısından sonra yayınladığı uzun metin içinde öyle bir bölüm var ki, girişte belirttiğim gibi, bizim de ısrarla yazdığımız, bölücülerle mücadelede olmazsa olmaz şartlardır:
"1 Ağustos 2009'dan itibaren yıkım ve çözülmede kimin, hangi bedbahtın dahli ve payı varsa burnundan getirilmelidir. Medyada boy gösteren PKK severlerin, bölücülüğün kazanını kaynatan, Kandil'e uşaklık yapan satılmış yorumcu, yazar ve kalem sahiplerinin daha fazla ekranlarda gösterilmesi, gazete sütunlarında zehir saçması teröre zımnen onay ve destektir. Bunun yanında, PKK'ya sunulan taviz ve vaat listelerinin, Oslo'dan İmralı'ya kadar yürütülen müzakerelerin acı sonucuna devleti yöneten çürümüşler muhakkak katlanmalıdır. Bu maksatla; yıkım projesinin elebaşısı Beşir Atalay başta olmak üzere, 2013 yılından sonra; çözüm süreci zaafa uğramasın bahanesiyle PKK'nın güçlenmesini göz ardı eden, lojistik ve ikmal kanallarının süratle çalışmasını seyreden, terörle mücadeleyi ağırdan alan mülkî idare âmirleri ve diğer devlet görevlileri hakkında gerekli hukukî işlemler başlatılmalıdır. Türkiye'nin devlet olma hak ve vakarına leke sürdüren kim varsa, yetki ve sorumluluğu her ne ise mutlaka ve derhal işine son verilmelidir..."
PKK'yı destekleyen, destek ima eden ve hatta "HDP'ye oy verdim." diyen, oy verdiği bilinen bir kimsenin basın yayın organlarında ahkâm kesmesine müsaade edilemez! Her zaman yazıyorum, cephe gerisini sağlama almazsanız yenilmeye mahkûmsunuz.
Kanunları, Anayasa'yı bin defa çiğnediler, hâlâ PKK uzantısı HDP, BDP ve benzeri kuruluşların kapatılması için harekete geçilmedi. PKK'nın yığınağına göz yumanlara soruşturma açılmadı.
Taviz verirseniz, halk bir gün karşınıza dikilip "Sen git savaş! Oğlumu, kocamı, kardeşimi göndermiyorum." derse ne yapabilirsin?