Ce Ha Pes mi, bütünleşme mi?
CHP’nin çarşaf açılımı, ardından “mahalle evlerinde Kur’an kursu açıma” vadi taraftarı fena halde bozuyor. Onlara göre parti parti olmaktan çıkmış ve “Ce Ha Pes” biçimine dönüşmüştür.
Halbuki Ce Ha Pe, “Atatürk’ün partisi” dir. Öyleyse Kur’an’la alakası olamaz ve pek tabiidir ki kurs açmaktan da söz edemez.
Başka?
Ce Ha Pe, “Cumhuriyeti kuran partidir”. Demek ki, din dışı kalacak ve kesinlikle yüksek sesle kimsenin ağzından besmele çıktığı dahi duyulmamalıdır.
Daha başka?
“Laikliğin savunucusudur”. Bu da demektir ki, laiklik savunuculuğu dindarlıkla ve hele hele din öğretmekle asla bağdaşamaz. Demek ki Ce Ha Pe, tavize başlamış. Gelişmeleri böyle okudunuz ve denklemi böyle kurdunuz mu tespit kolaylaşıyor.
Özünü koruyamayan CHP, karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla da karşıtına dönüşerek pes etmiş oluyor. Böyle bir gelişme karşısında olsa olsa Ce Ha Pe’den değil, Ce Ha Pes’ten söz edilebilir.
Açıklamanın mantığı bu kadar basit.
Öyleyse sormak lazım: Kimi dindar çevreler CHP’ye dinsiz gözüyle bakınca neden bozuluyorsunuz? Atatürk’ü dinsiz diye anlatan sözde cemaat adamlarına neden kükrüyorsunuz bunu da bilmek isteriz.
Hatta “laikçi” suçlamasından alınanlar, “Ce Ha Pes” bu tanımı yaparken, laikliğin din ile yan yana getirilemeyeceğini ve bunun “pes” etmek anlamına geleceğini söyleyerek suçlamaları doğrulamış olmuyorlar mı?.
Hele bazılarının Ce Ha Pe eleştirisi var ki evlere şenlik.
“Oy kaygısı ile bunu yapıyorlar” diyor.
Affedersiniz iktidar olmanın ve demokratik yaşamı yönetmenin oy dışında başka bir kaynağı var mı?
Çok eleştirdiğimiz Tayyip Erdoğan’a dünyayı dolaştıran, emretme yetkisi veren, sevmediğimiz onlarca anlaşmanın altına imza atmasına yetki veren, Davos’ta meydan okuma gücü kazandıran iksir nedir sizce?
Oy değil mi?
Eğer darbeyle işbaşına gelmeyi düşünmüyorsa bu arkadaşlar, beğenmedikleri dindarların da oyuna talip olmak ve dindarların siyasal taleplerini karşılamak zorundadırlar. İktidar istemiyor, sürekli muhalefette kalmak istiyorlarsa o başka.
CHP, en az 10 üniversite kuracak üniversite sayıda taraftarı olan bir parti. Bu nitelikli kadrolardan istifade ederek, alternatif din öğretimi programı ortaya koyabilirdi. CHP seçkin bilim adamlarına böyle bir program hazırlatarak, ciddi bir projeyle ortaya çıkmak yerine, bir belediye başkan adayının vaadi üzerinden seçmene/topluma yaklaşmakla eleştirilebilir; ama “ben Diyanet ile işbirliği yaparak Kur’an öğreteceğim” dediği için “Ce Ha Pes” olmakla eleştirilemez. Hele hele bunu laikliğin ve dahası kurucu iktidarın kaynağı olan Atatürk gerekçesi üzerinden “pes” olarak hiç açıklayamaz. Açıklayamaz, çünkü adama sorarlar, ey vatandaş, Türkiye Cumhuriyeti devlet iktidarının bir parçası olan Diyanet İşleri’ni kim kurdu?
Siyasal arz toplumsal talep ilişkisi açısından CHP, seçim sürecinde önemli bir siyasal arzı topluma sunmuştur. Bunu talep edenler, arzı sahiplendiklerinde elbette cevabını sandıkta vereceklerdir.
CHP’nin, partiyi dindarlaşmakla eleştirenlerin rotasından çıkarak toplumsal bütünleşmeye yönelmesi, Türk siyasal yaşamı bakımından önemli bir gelişmedir. Hiç şüphesiz CHP’nin bu tutumu, sürdürülen, materyalizm temelli karşı kültür politikasından vazgeçilerek tarihsel kültürle uzlaşma çabasına girme olarak yorumlanabilir.
Yorumlanabilir diyoruz; çünkü yorumlanır diyebilmemiz için CHP’nin somut bir program taslağı olması gerekir.
Sonuç olarak siyasal gelişmeler dikkate alındığında diyebiliriz ki, Türkiye’de düşmanlıklar üzerine kurulu ayrışmacı siyaset anlayışı, toplumsal bütünleşme ve ülkeye hizmette yarış siyasetine yönelmiştir.