Çankaya’ya mı, duvara mı?
Cumhurbaşkanlığı, Kültür ve Sanat Büyük Ödülü dağıtımıyla ilgili şu açıklamayı yapmıştı:
“Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü Yönetmeliği’nde, hizmet ve eserleri ile Türk kültür ve sanat hayatına önemli katkılarda bulunan, Ülkemiz kültür ve sanatının yüceltilmesine çalışan Türk vatandaşı ve yabancı uyruklu kişileri veya kurumları, Devlet adına onurlandırmak ve özendirmek amacıyla Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verilmesi öngörülmüştür.”
Bu açıklamadan sonra Ahmet Kaya isimli “Apo’yu özledik...” diyen arabeskçinin ödül hak ettiğini düşünebilir misiniz? Tercih tamamen politik...
Bu ödülün dağıtımındaki özensizliğe, art niyete, vurdumduymazlığa başka örnekler de verebilirim. Şimdilik geçiyoruz ve Yağmur Tunalı’nın açıklamalarını aktarmaya devam ediyoruz.
Y. Tunalı, “Siyaseten gerekli olsa bile sanatla ilgilenenleri kahredecek böyle bir tercihte bulunulamaz. Ölçü bu kadar kaçırılmaz. Sanat adına en az itiraz görecek bir isim seçilir. Yoksa da sanat ve ödül kirletilmez.” dedikten şunları söylüyor:
“Bu meselenin esasına inmezsek, daha pek çok böyle düşüklükler yaşarız. Son yıllarda birkaç kere yazdım: Maalesef sağın her kesiminde kültür sanat meselelerine ilgisizlik noktasına varan bir değersizlik ve itibarsızlık vardır. Galiba, İslamcı grupların karne notu diğerlerinden daha düşüktür. Bu konu üzerinde ısrarla durmak lazımdır. Sanata giremeyenlerin sanata düşmanlık etmeleri de, böyle gafletleri de kaçınılmazdır.
Turgut Özal örneği çok çarpıcıdır. Büyük başarılarla geçen devlet hayatına rağmen, sanat konusunda zevki primitifti. Kırk kişilik listelerle, piyasanın pespaye örneklerine devlet sanatçısı unvanı vererek bir bakıma devleti ayağa düşürmüştü. O örnek aşılamaz zannediyordum. Ahmet Kaya ödülüyle sanattan ve devlet mehabetinden uzak bu seviyesizlik rekoruna ‘şuur’ problemi eklendi.
İlk reaksiyonum ‘Bu kadar da olmaz pes doğrusu!’ demek oldu. Sonra, ‘sağın kültür sanat sefaletini mutlaka masaya yatırmak lazım’ dedim. Dikkat buyurun, ferdî sanatlar dışında, sağ yok gibidir. Hele Müslümancılar hiç mesabesindedir. Tiyatroya çatmak, sinemaya, dizilere saldırmak, bu yokluğun düşmanca görünüşleridir.
‘Devlet sanatçısı’ unvanını bahsettiğim hamlesiyle Özal bitirmişti. Endîşem odur ki, itibarı sıfırlanan Devlet Sanatçılığı yerine 1995’te ihdas edilen Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük ödülleri de bu son ödülle bitmiştir.”
Yağmur Tunalı, en iyi bildiği konularda çok yerinde tespitler yapmıştır.
Çankaya’da bu tespitleri okuyan birileri var mıdır sizce!
Niyet hâlis değilse, ne anlatsan boş!
Çankaya’ya mı yoksa duvara mı anlattık bütün bunları bilemiyorum!
Allah alîm ve hakîmdir. Her şeyi Kur’ân’da buluruz. Şu âyet-i kerîmenin “Çankaya” için inip inmediğini siz söyleyin:
“Hatema’llâhu alâ kulûbihim ve alâ sem’ıhim ve alâ ebsârihim gışâvetun...” (“Allah, onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır...”) (Bakara, 2/7).