Can Atalay ‘terörist’ mi?
Gezi Davası’ndan içeri atılanlar, haksız yatıyorlar. Bu tartışmaya açık değil!
Önce Gezi Davası’na dâhil edilmek istenen Osman Kavala’nın “Hükûmeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” isnadıyla ağırlaştırılmış hapse mahkûm edilmesi, hiçbir surette izah edilemez. Bunu kaç defa yazdık. Yıkıcı bölücülere karşı sempatisi var mı, yok mu bilemem. Belki vardır. Ama kanunlara karşı bir suçunu gösterebiliyor musunuz? Yok.
Gezicilere de bin dereden su getirerek, dört duvar arasında ömür tükettiriyorlar.
Geziciler hakkında Anayasa Mahkemesi, iki defa hak ihlali kararı vermedi mi?
Yargıtay yine direndi, yine direndi!
Bu vaziyette Anayasa Mahkemesi üyeleri, Saray’ın işine gelmeyecek kararlara asla imza atmamalılar, kendilerini zan altında bıraktırmamalılar!
“Cumhurbaşkanı” sıfatını taşıyan Recep Tayyip Erdoğan önceki gün, başında olduğu Ak Parti’nin İstanbul ve bazı illerin belediye başkan adaylarını açıklarken, sözü CHP Genel Başkanı Özgür Özel üzerinden Gezi Davası’na getirdi:
“31 Mart seçimlerinde Özgür efendiyi de özgürleştireceğiz. Biz kendisinin zincirlerinden kurtularak özgürleştirmesini isteriz. Bu zatın gidişatı şu anda pek de iyi gözükmüyor. Daha bismillah demeden, anayasal düzene kastetmekten 18 yıl ceza almış bir teröristi adeta Meclis'ten cezaevine tünel kazarak kurtarma peşine düşüyor.”
R.T. Erdoğan, hâlbuki daha önce “Biz hakemiz.” demişti:
“Yargı kurumlarının kararları da tartışılabilir. Türkiye'de, yüksek mahkemeler dâhil hiçbir organ, hiçbir kurum layüsel değildir, eleştirilemez değildir. Yargının iki kurumu arasındaki yetki tartışmasının çözüm yeri anayasadır, yasalardır. Anayasa, 'devlet başkanı' sıfatıyla bize 'devlet organlarının uyumlu çalışmasını temin' görevi vermektedir. Biz bu tartışmada taraf değil hakem konumundayız. Ancak mevcut anayasamız ve yasalarımız, bu konuda yetersiz kalmaktadır.
Darbecilerin bundan 41 sene önce Türkiye’ye biçtiği gömlek, yapılan 20’yi aşkın tadilata rağmen, 2023 Türkiye’sine artık dar gelmektedir. Yeni anayasa meselesini ısrarla gündemde tutmamızın, günlük siyaset söylemi değil, hayati bir konu olduğu, bu vesileyle herhalde daha iyi anlaşılmıştır.” (10 Kasım 2023)
R. T. Erdoğan Anayasa’yı değiştirmekten bahsediyor. Bu durumda “değiştirme”nin bir manası, mevcut duruma uymaktır. Saray’ın istediği kararları alt mahkemeler verecek, AYM’ye gidildiğinde AYM üyeleri, böyle karar olmaz diyecek, ama, Saray istediği için karar oldu da bitti... Var mı diyeceğiniz, havasına sokulacak!
Böyle tavırların hangi ülkelerde görüldüğünü dün verdim. İstikrarlı, kanunlara uyulan, “demokrasi”yle uyumlu hiçbir idarede böyle keyfî tavırlar göremezsiniz.
Önceki konuşmalarında “Taraf değil hakem konumundayız.” diyor. Beyefendi, önceki gün partisinin toplantısında Gezi Davası’ndan 18 yıl ceza verilen, ama, milletvekili seçilirken önüne “engel” konmayan Can Atalay’ı bu defa terörist ilân ediyor. Herhâlde “Taraf değil hakem konumundayız.” derken “Cumhurbaşkanı” sıfatıyla, “Terörist!” derken “Ak Parti Genel Başkanı” sıfatıyla konuştuğunu söyleyecektir!
“Terörist” ne manaya geliyor, bakalım.
R. T. Erdoğan’ın da itibar edeceğini bildiğim Kubbealtı Lügati’ni açtım. “Terörist” maddesi:
“i. (Fr. terroriste) Siyâsî emellerini kabul ettirmek için teröre başvuran, sistemli şekilde korkutucu ve yıldırıcı hareketlerde bulunan kimse, tedhişçi.”
R. T. Erdoğan için neden “İtibar edeceğini bildiğim.” dedim?
R. T. Erdoğan, Türkçemize dair bir tartışmada Nihad Sami Banarlı’nın, “Türkçenin Sırları” kitabını tavsiye etmişti. Nihad Sami Banarlı, tartışmasız önemli bir yazar. Kaç nesil onun edebiyat kitaplarını tedris etmiştir. İşte bu Nihad Sami Banarlı Kubbealtı Lügati’nin yayınlandığı Kubbealtı Akademisi’nin temel taşlarındandır.
Sorum şu: Fikrî yapısıyla hiçbir surette örtüşmediğim Can Atalay eline silah almış mıdır? Tedhiş hareketine girişmiş midir? Kısaca; terörist midir?
(Bitmedi. Devam edeceğiz.)