Cami/cemevi tartışması
Cami ile cemevinin bir arada olmasını, biliyorsunuz, ben de savundum. İkisini bir arada görmeyi arzularken hiçbir yerde cami ve cemevinin bir arada olduğunu bilmiyordum. Gerçi, Kalkandelen’de ünlü Harabatî Tekkesinin avlusundaki cami mi, meydan evi mi, tartışmasını bizzat orada taraflardan dinlemiş ve ihtilafı zamanında yazmıştım. Yine Hacı Bektaş-ı Velî Külliyesindeki Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından sonra 1834’te yapılan caminin ne maksatla oraya kondurulduğunu elbette biliyordum.
Bizim burada temennimiz, bu iki tartışmanın argümanlarından çok farklı... Yine yazdığım gibi, ben yazıma “Cami&Cemevi” başlığını atarken, daha önce altlı üstlü bina yapıp bir katının cami, bir katının cemevi olduğunu okumamıştım. Yine bir cemaat ve Cem Vakfı arasındaki cami ve cemevi mutabakatından da haberim yoktu. İnsan birlik isteyince aynı yoldan yürüyebiliyor.
Ankara’da, Tuzluçayır’da cami ve cemevi yan yana inşa ediliyor. Hususiyetle cemevi için elzem olan aşevi de yapılıyor. Birileri buna karşı çıktılar. Niye karşı çıktıklarını da anlamış değilim. Bir yapılsın bakalım... Kimler gidecek, kimler kabullenecek? Neler yaşanacak?
Peşin hüküm keskin bıçak gibidir; nereye saplanacağı belli olmaz ve en çok zararı peşin hüküm taşıyan görür.
Bir arada yaşama kültürünü geliştirmek, birbirimizle kaynaşmak istemiyor muyduk? Birbirimizden musamaha beklemiyor muyduk?
Teknolojinin ilerlemesi, insanların iç yüzlerini açmıştır.
Cemevlerinde neler yaşandığını, neler yapıldığını ekranlardan bütün Türkiye seyretmiyor mu? Kimin itirazı var? Camilerde neler olduğunu herkes biliyor. Ama cemevleri ister istemez kapalı kutuydu. Tedirginlik aşılmış ve insanlar kendilerini “ben buyum/biz buyuz” diyerek ortaya koymuşlardır.
Var mı itirazınız? Var mı takıldığınız bir yer?
Alevîliği kullanmak isteyenlere karşı her zaman açıklık gerekir.
İnsanların cem oldukları yerler birbirine uzak olursa, anlama güçlüğü çekilir. Mekânların yakınlığı insanların yakınlığıdır. İnsanlık” da burada ortaya çıkar.
Sünnîlik de Kur’ân ve hadis kaynaklı, Alevîlik de... Alevîlik Kur’ân kaynaklı demeyenler, geriye çekilsinler! Onların dergâhta da bargâhta da yerleri yoktur.
Alevî-Bektaşî edebiyatının yedi büyük şairinden biri gösterilen Pir Sultan Abdal ortak değerdir; hem caminin, hem cemevinin içinde yeri vardır. O, “Şah’a gidelim!” dese bile caminin içinden geçip gidecek! Büyük şair neye isyan etmiştir? Camiye mi? Haksızlığa, zulme mi? Özellikle 1993’ten sonra öyle bir hava estirilmiştir ki, Pir Sultan bütün Sünnîlerin düşmanıdır; materyalizmin en büyük destekçisidir!
Pir Sultan Abdal’ın Kur’ân’dan ayrılmayan asıl yüzü vardır. Prof. Dr. İlhan Başgöz’ü okursanız, başka bakarsınız; Prof. Dr. İlyas Üzüm, Prof. Dr. Aziz Kılınç’ı okursanız daha başka... Cami/cemevi ortaklığına buradan başlayalım isterseniz!
Kavga isteyenler camiyi bırakın, cemevinden de uzaktırlar.