Çadır cami/cemevi

Vakit namazlarında hemen hiçbir cami dolmuyor. Camiler ne zaman dolar? Cuma ve bayram namazlarında...

Camiler cuma günlerinde, ramazan ve kurban bayramlarında taşıyor. İnsanlar avluda yolda, caminin çok dışında, kaldırımlarda namaz kılıyor.

Camiye ibadet için mi, eziyet için mi gidilir?

Son üç hafta cuma günleri üç ayrı mekândaydım.

Fatih’te, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün hemen arkasında, Akşemsettin Caddesi’nden girip sağa dönünce çocuk parkının yanında biraz çukurda kalan bir cami var. Tıklım tıklımdı. İnsanlar çocuk parkını, ara yolları da doldurmuşlardı. Cuma günleri serilen hasırlar yetmiyor, kimi seccadesini getirmiş, kimi gazete kâğıdı bulmuş, kimi naylon örtü... Kimi ceketini sermiş, kimi de apartmanlardan kadınların “hayırlarına” attıkları sergilerde namaz kılıyor.

Sonraki hafta Topkapı’daydım. Eski Anadolu ve Trakya otogarları düzlenince ortaya çıkan parklarda yapılmış küçük camiler de dolu ve taşkın. Etrafta yapı da yok... Çoğu vakit gelince inip namaza duranlar.

Geçen hafta İstanbul Esenler Otagarı’ndaydım. 2002’de yapılmış caminin avlusu ve dışarısı tıkış tıkış; insanlar neredeyse birbirlerinin sırtına secde ediyorlar.

Karda kışta insanların hâlini düşünün artık.

Her adım başı cami yapmanın mantığı yok. Vakit namazlarında boş kalacak.

Çamlıca’ya bir “sultan” camisi yapılıyor. O cami ihtiyaç için değil; gösteriş için. Üstelik, İstanbul’un zaten bozuk olan tabiî görüntüsünün üzerine bir gölge gibi abanacak.

Diyanet İşleri Başkanı için bir makam aracı alınmış; ister 350 bin liralık olsun, ister bir milyon liralık... Neticede ödenen para çok fazla.

Sadece Çamlıca tepesine yapılan caminin, DİB Başkanı’nın binmesi için alınan arabanın parasıyla kaç çadır cami kurulur? Herhâlde yüzlerce...

Çadır caminin nasıl olacağını söyleyeceğim.

Bir teklifim daha var: Cemevleri belli bir statüye kavuşturulsun, cuma ve bayram günleri Sünnîlere de açılsın. Geçmiş adâvetin silinmesi için de bir vesile olduğu gibi, bir ihtiyaç karşılanır. Cemevlerine gittim geldim; birçok defa yazdım. Sünnîler hazer etmesinler; cemevi dedelerinin söylediklerine göre bu mekânlara boy abdesti alınarak giriliyor. Sizi tereddüt ettirecek olan bağlama çalınması, duvarda insan suretleri... Bağlama kafanızı karıştırmasın. Neticede, bağlamayla nefesler söyleniyor ki, ilahî örgülü nefeslerdir. Suretlerin ise üzeri cuma günleri örtülür.

Çadır camiler nasıl olur? Cuma günleri öğleyin belli alanlarda kurulur ve öğleden sonra kaldırılır. Bunun örneğini de gördük. Yenibosna-Çobançeşme’de mezarlık başındaki cami derme çatmaydı; yıkıldı. Yerine cami yapılana kadar, mezarlığın öbür tarafında parkta belediye bir çadır cami kurdu. Demek ki olabiliyor.

Taştan, tuğladan estetikten yoksun camiler yapmayın; ihtiyaç yok! Çadır camiler kurun.

İmam nereden gelecek? İlâhiyat Fakültesi öğrencileri, İmam Hatip Lisesi son sınıf öğrencileri pek alâ imamlık ve müezzinlik edebilirler. Üstelik harçlıklarını da çıkarırlar. Nasıl olsa çıkışta para toplanacak.

Ramazan geliyor, sıkıntı büyüyecek. Cemevleri ve çadır camiler meselesini düşünelim, derim.

Yazarın Diğer Yazıları