Bu zamlar Anayasa'ya aykırı
Yılın ilk zamlarından biri olarak açıklandığından bu yana, karşılıklı sohbetlerin yanı sıra sosyal medyanın da mesajlaşmalarında başlıca konularından biri elektrik zamları, elektrik faturaları. Saat 22:00''den sonra kullanırsak şöyleymiş, kullanmıyorken su ısıtıcının, kahve makinasının fişini çekmek lazımmış, televizyonu ışığı söndürerek izleyince şöyle oluyormuş, çamaşır makinesini bir haftadan önce kimse çalıştırmıyormuş gibi pek çok tavsiyeler, uyarılar yayılıyor. Hepsinde mantık "Elektrik faturasını ne kadar düşük tutabilirsek o kadar iyi" düşüncesi üzerine kurulu. Bir de elektrik faturalarına kademeli zam yapılınca herkesin derdi o kademenin içerisinde kalmak.
Başta 150 KW/saat olarak açıklanan bu sınır, Cumhurbaşkanı Erdoğan''ın son açıklamasından sonra 210 KW/saat olarak değiştirildi. 210 KW/saate kadar olan aylık elektrik tüketimi (yüzde 50 zamma uğrayarak) 1,37 TL''den hesaplanırken, bu miktarı aşan kullanımlar (yüzde 125 zam oranıyla) saati 2,06 TL''den hesaplanarak faturaya ekleniyor.
Peki 210 KW sınırı haneleri nasıl etkiliyor?
Türkiye''de -hanelerdeki- elektrik tüketimi
Avrupa İstatistik Ofisi''nin (Eurostat), hanelerdeki elektrik kullanımı üzerinden yaptığı üç kademeye göre (2020 verilerine baktığımızda);
Türkiye''de hane halkının yüzde 11,2''si aylık 83,3 KW/saatin altında;
Yüzde 43''ü aylık 83 ile 208 KW/saat arasında;
Yüzde 45,6''sı ise 208 KW''ın üzerinde elektrik tüketiyor.
Bu arada, Eurostat''ın 2020 değerlendirmelerine göre, Avrupa Birliği ülkelerinde aylık 208 KW/saatin üzerinde elektrik kullanım oranı, ortalama yüzde 74,8. Bunun elbet pek çok nedeni var. Çalışma saatlerinin uzunluğu, insanların evde bulunma süreleri, coğrafi sebepler ve pek tabii ekonomik sebepler gibi çeşitli etkenler elektrik kullanım oranını değiştiriyor.
Ancak ezcümle, Türkiye nüfusunun yüzde 45,6''sı yüzde 125''lik zamdan, geri kalanları ise yüzde 50''lik zamdan etkileniyor.
Görünen o ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan, nüfusun yarısını temsil etmeyi tercih ederek sürdürdüğü siyasetindeki oranı, elektrik zamlarında da koruyor. Ancak unutulmasın; Anayasa, eşitlik ilkesini kapsamına alıyor.
Anayasaya aykırılık sorunu
Tabii elektrik faturalarında iş yerlerinin vaziyeti hanelerden de fena. Mağaza ve dükkân sahipleri faturaları vitrinlerine asarak seslerini duyurmaya çalışıyor. Ülkenin her bir yanında zamlara karşı protestolar gerçekleştiriliyor ve zamların geri alınması talep ediliyor.
Nihayetinde de 76 baro tarafından "ucuz enerji kullanımının hak olduğu"na dair geç bile kalınmış, haklı bir açıklama geldi ve özetle şöyle denildi: "Elektrik zamları anayasaya aykırı."
Nitekim elektrik zamları, Anayasa''nın 10. maddesinde ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi''nin 14. maddesinde güvence altına alınan eşitlik ilkesine ve de Anayasa''nın 2. maddesinde yer alan sosyal devlet ilkesine açıkça aykırıdır.
Bugün bu yaşananların başında gelen sebeplerin başında, kamu hizmeti anlayışının ve sosyal devlet anlayışının zayıflaması ve hatta terk edilmesi yatmaktadır.
Elektrik ticari mal değildir. Anayasa Mahkemesi içtihatlarında, elektriğin kamu hizmeti olduğunu açıkça ifade etmiştir. Bu durumda elektriğin kamunun yararlanabileceği şekilde sunulması gerekir.
Ülkenin ve bu ülke vatandaşının çıkarlarına ters bir şekilde sürdürülen, dışa bağımlı ve hatalı enerji politikalarının bedeli vatandaşa ödetilmemelidir.