Bu sistem ile düşman çatlatmak mümkün mü?
Cumhurbaşkanı, geçen hafta katıldığı programda parlamenter sistemin geride kaldığını söyleyip, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi''ni göklere çıkararak ekonomideki büyümeden (?) bahsettikten sonra üzerine bir de İçişleri Bakanı Soylu''nun şu iddialı açıklamaları geldi:
"Göreceksiniz temmuz ayından itibaren ülke ekonomisi öyle bir atağa kalkacak, öyle bir sıçrayacak ve büyüyecek ki etrafımızdaki Almanya''sı, Fransa''sı, İngiltere''si, İtalya''sı ve hele o her şeye burnunu sokan ABD''si de çatlayacak, patlayacak."
Bakanın bu devlet erkânına yakışmayan popülist üslubu üzerine de çok şey söylenebilir, fakat şimdilik bunu es geçip, şu soruya odaklanmak istiyorum: Başarısız olduğu hususunda hemen herkes hemfikirken, iktidardakilerin hâlâ övdüğü ve inatla geri adım atmadığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sürdüğü müddetçe "düşmanları çatlatacak" bir ekonomiye sahip olmamız mümkün mü?
Daha basit bir ifadeyle, ekonomi açısından en iyi sistem hangisi? Parlamenter sistem mi, başkanlık sistemi mi?
"Başkanlık sistemi ekonomi açısından kötü sonuçlar ortaya koyuyor"
York ve Canterbury üniversitelerinden Gülçin Özkan ile Richard McMonus, 3 yıl önce yaptıkları bir çalışmada, 1950 ile 2015 döneminde 119 ülkedeki ekonomik verileri analiz ediyor ve başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerin -özellikle de başkanların geniş yasama yetkilerine sahip olması halinde- parlamenter sistemle yönetilen ülkelere kıyasla çok daha kötü ekonomik sonuçlara sebep olduğunu ortaya koyuyor. (McManus ve Ozkan, Who does better for the economy? Presidents versus parliamentary democracies, Public Choice, S. 176, ss. 361-387, 2018)
Buna göre:
Başkanlık sistemlerinde, yıllık üretim artışı, parlamenter sistemlere göre yüzde 0,6 ile 1,2 puan arası daha düşük.
Enflasyon, başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerde en az yüzde 4 daha yüksek.
Gelir dağılımı ise, başkanlık sistemi altındaki ülkelerde yüzde 12 ile 24 arasında bir oranla, parlamenter sistemdeki ülkelerden çok daha eşitliksiz.
Bunların yanı sıra, araştırma, parlamenter sistemlerin denge-fren mekanizmalarının daha etkili olduğunu, bu sebeple basın ve ifade özgürlükleri ile hukukun üstünlüğünün çok daha iyi korunduğunu ve bunların tümünün de ekonomi ile bağlantılı faktörler olduğunu vurguluyor.
Ayrıca ülkeleri, gelir ve büyüme eşitsizliğine göre kategorize ederek, ortalamanın üzerinde büyüme ve ortalamanın altında gelir eşitsizliği açısından en iyi performans gösteren ülkelerin yüzde 91''inin de parlamenter sistemle yönetilen ülkeler olduğunu gösteriyor.
Araştırma, başkanlık sistemiyle yönetilen ABD''nin iyi ekonomisinin nedeninin ise, anayasasının yasama, yürütme ve yargı kolları arasında kuvvetler ayrılığı sağlayan etkili denge ve fren mekanizmalarına sahip olmasından kaynaklandığını ortaya koyuyor.
(Makalenin tamamını çevrimiçi olarak ücretsiz okumak mümkün. Konuya ilgi duyan ve yabancı dil yeterliliği olan herkesin okumasını tavsiye ederim.)
Amaç çatlatmak değil
yarınları kurtarmak olmalı
Bakan Soylu''nun temmuz ayını işaret ederek yaptığı iddialı açıklamaların ardındaki planı henüz bilmiyoruz. Düşük faiz ve kredilerle bugünü kurtaracak politikalar mı güdüyorlar henüz bilmiyoruz ancak bugünü değil, yarınları kurtaracak politikalara odaklanmalıyız. Türkiye başkanlık sistemine geçtiğinden beri dolar ve Euro iki katına çıktı, enflasyon, işsizlik ve gelir dağılımında eşitsizlik arttı.
Önümüzde ne zaman gerçekleşeceği belli olmayan kritik bir seçim dönemi ve koltuğunu kaybetmemek için seçim gününe kadar ülkenin durumunu her açıdan "iyiymiş gibi" göstermesi muhtemel bir iktidar var. Ancak "-mış gibiler"le, siyasi kaygılarla tercih edilen politikalarla yol almamız mümkün değil.
Derecelendirme kuruluşu Moody''s 2020 raporunda, Türkiye için "son üç yılda kurumsal ve yönetim gücündeki aşınmaya ve uygulanan politikalardaki belirsizliğe" dikkat çekildiğini hatırlatmak gerek. Neticede yatırımcı için kurumların güçlü ve politikaların istikrarlı olması başlıca önemde.
Bu açıdan, -tek amaç buysa bile- düşman çatlatmak için öncelikle kurumları güçlendiren bir sistem olan parlamenter sisteme dönmek ve bu sistemin sağladığı denge-fren mekanizmaları üzerinden kontrollü ve denetlenebilir yönetim altında istikrarı her alanda sağlamak gerekiyor. Özetle, iyi bir ekonominin ilk anahtarı parlamenter sistemde.