Bu nasıl bir örgüt?

Darbe girişiminde bulunan subay, astsubayları al götür herhangi orta büyüklükteki bir ülkeye... Yeni bir ordu kurarsın. Her sınıftan asker var içlerinde. Kurmay subaylar, teknik adamlar, istihbaratçılar, ordu karargâhlarında neler döndüğünü bilen, planlayan yüksek rütbeli subaylar... Ne istersen var...

Keza, üniversitelerde siyaset bilim dersi veren, ekonomiden saatlerce konuşabilecek hocalar, makam sahibi rektörler var... Yazdıkları kitapları, yönettikleri tezleri yığsan üst üste, koca bir kitaplık oluşur...

Gazeteciler...

Köşe yazarları da cabası...

Bu adamlar her gün onlarca siyasal yorum yapıyor, insan davranışlarını tahlil ediyor. Ülke meselelerini en ince ayrıntılarına kadar inceliyor... Aynı adamlar, kendilerinin içinde bulunduğu ideolojik, dini, felsefi ve fikri durumu asla sorgulamıyor. Bir bakmışsın ki "Fethullah Hoca" diye bir vaizin sürüsüne dönüşmüşler... İçinde düştükleri durumu görmüyor veya göremiyorlar...

Eğitime bakın...

Kapatılan onlarca üniversite var. Bu kadar üniversite bir çok ülkede yok...

Liseler, orta okullar, dershaneler yurtlar...

Say sayabildiğin kadar.

O okulları, okulların hocalarını toplasan, küçük bir ülkenin eğitim bakanlığı kadroları kadar var...

Bunca elit, bunca aklı başında sanılan adamların bir tek vaizin peşinden nasıl gittiğinin bilimsel izahı var mı?

Yalandan beslendiklerini bilmiyorlar...

Dinen kandırıldıklarını anlamıyorlar.

İslam'a uymayan pek çok kuralın kendilerine uygulayın denilmesinden dahi sonuç çıkaramıyorlar...

Çalıyorlar...

Adam öldürüyor, iftira atıyor, kumpas kuruyorlar...

Kul hakkı yiyorlar...

Kendilerini gizliyorlar.

Apaçık bir dini, yeraltı örgütüne çeviriyorlar ama yine de çelişkiyi görmüyor bunca aklı başında sandığımız adam.

Vaiz ne derse o...

Öl desin ölüyor; git desin gidiyorlar...

Peki, başkalarına verirken kullandıkları akıl nerede?

Onlarca kere "düşünmez misiniz" diyen Kur'an bunlara hiçbir şey söylememiş...

"Kendinizi belli etmeyeceksiniz... Kimliğinizi saklayacaksınız. Kimse sizin benimle ilişkinizi anlamayacak... Gerekirse içki için..." diyor talimat, bunlar sorgusuz sualsiz uyuyor...

LSD, kokainle şuur kaybına uğramış gibi...

Uzmanlık alanında sular seller gibi esip gürleyen adamlar, FETÖ karşısında sürünün bir parçası durumunda. Sanki bilinç kaybı yaşadılar. Bilimle hiç karşılaşmadılar sanki...

Devlet kadrolarını ele geçirmek için, soru çalmanın günah olduğunu bilmiyor mu bunlar?

Biliyor!

Dinin bizzat "olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol" dediğinden haberi yok mu bunların?

Var!

Peki, "emrolunduğun gibi dosdoğru ol" hükmü hiç duymadılar mı?

Duymaz olurlar mı? Duydular...

Ama "gerekirse içki için... Yalan söyleyin... Bulunduğunuz ortam ne ise siz de ona uygun davranın..." talimatına o kadar uymuşlar ki, yıllar yılı kendilerini saklamışlar...

Okunmuş bir dolarlarla ülke kuracaklarını, darbe yapacaklarını sanıyorlar... Yalan dolan, sahtekarlıkla gelişip büyüyecekler, darbe yapıp adaletli toplum kuracaklar öyle mi?

Bunlar nasıl insanlar ya..?

Evet, bunlar, en başından inanç bağlamında etkilendiler, FETÖ'ye bağlandılar diyelim. İyi de sonrasında mevcut durum işlerine geldi. Çünkü kariyerleri yükseldikçe devlet kadrolarında üst makamları elde etmeleri, içinde bulundukları oyuna katılmalarına bağlıydı. Yalan üzerine, hile üzerine kurulu, ancak kodları dini alandan devşirilmiş bir zeminde kazandıkça kazanıyorlardı..

FETÖ'ye bağlı; kal-gizlen-başkalarını aldat-kazan-FETÖ'ye bağlı kal... Formüle edilmiş sistemleri buymuş... Böyle bir döngü içinde 15 Temmuz'a gelmişler... İşte bu sebeple sahtekârlık düzeninin hem parçası oldular ve hem de sürdürdüler. Yaşlandıkça kendi çocukları da o düzenin sayesinde tıpkı kendileri gibi yükselip başkalarının yerine konacak, lüks yaşam içinde olacaklardı.

Tarihin en büyük, Allah ve onun dini ile aldatma örgütüdür bu

Yazarın Diğer Yazıları