Bu iş buraya kadar

Darbe işi nasıl gidiyor derseniz, bildiğiniz gibi derim. Türkiye’de darbeyle anılanlar da siyaset kurumunu yönetenler de darbe dönemi artık kapandı diyor.
Öyle ise şimdiki gürültü ve patırtının sebebi nedir?
Bir daha olmasın diye hükümet erbabının geliştirdiği bir strateji mi yoksa gerçekten var olan son kalıntıların ortadan kaldırılması mı?
Kim bilir?
Belki her ikisi birden.
Dikkat ediyor musunuz bilmem. Başbakan CHP’ye çatarak “ben daha demokratım” diyor.
Önceki günkü Vakit Gazetesinin manşetinde de demokrasi istekleri yükseliyordu.
Türkiye’de bölücüler bile amaçlarına ulaşmak için demokrasi istiyor.
Bölmek için demokrasi.
Ordu ile mücadele için demokrasi.
Rejimi değiştirmek için demokrasi.
Demokrasiyi katletmek için gene demokrasi.
Şu demokrasi dedikleri turnusol kâğıdı gibi bir şey midir yoksa?
Bütün niyetler onda şekil buluyor; bütün talepleri o karşılıyor.
Ben demokrasinin nasıl anlaşılacağını tartışacak değilim. Ben demokrasinin düşmana da dosta da ne kadar lazım olduğunun farkında olup olmadığımıza vurgu yapmak istiyorum.
Buradan nereye geleceğim?
Şuraya: Demokrasi herkese lazım olan geçerli tek neden.
Öyle ise?
Peşinden koştuğumuz şeyin bilincine varıyoruz demektir.
Buradan nereye varacağız?
Şuraya!
Kim ne derse desin Türkiye’de öteden beri sürüp gelen rejim tartışmaları temelde herkesin üzerinde anlaşacağı köklü bir ortak paydaya doğru hızla yol alıyor. Devletle sorunu olan herkes aynı adrese koşuyor. Aynı hedefe yürümek istiyor.
Demokrasiye.
Komünizmi isteyenlerin sayısı binde bir bile değil.
Ya şeriat isteyenler?
Onlar da iktidar gücünü paylaşarak sistem içinde bütünleşmiş oldular. Zenginleşip villalara göçen eski düzen arayıcıları “biz daha demokratız” diyerek demokratlarla çekişiyor.
Tartışmalar istediği kadar çığırından çıksın, gerek bölücülük ve gerekse iktidar kendi çıkarı için istediği kadar demokrasinin içini boşaltma eğilimine girsin, tüm sosyal katmanların bilinçaltında varlığını sürdüren kavram demokrasi oluğuna göre, pratikte değil belki ama zihinlerde problem çözülmüştür.
Hâlihazırdaki karmaşanın da çok ömrü olacağını sanmıyorum.
Neden?
Çünkü demokrasinin etkinleştiği ortamda, açıklık öne çıkacak, açıklığın öne çıkığı ortamda hilelerin ömrü fazla sürmeyecek demektir. Bu durumda hükümetin attığı tüm demokrasi dışı davranışlar kendini belli edecektir. Nitekim öyle olmuyor mu?
Silivri davasıyla başlayan süreçten bugüne gelen tüm olaylar zincirine bakınız.
Artık kimse Tayyip Erdoğan hükümetine mağdur gözüyle bakıyor mu?
Bakmıyor.
Niye?
Bir zamanlar masum ve mağdur görülenler, işçileri sokak ortasında karda kışta günlerce bekletiyor, insanlar ne ile suçlandıklarını bilmeden hapishane köşelerinde ölüyor, işsizlikle milyonlar mağdur ediliyor.
Bir zamanlar “mağdurum” diyenlerin bizzat kendileri mağdur yarattıkça hak gelir batıl zail olur.

Yazarın Diğer Yazıları