Bu fırtına bir yerlere toslamasın?
Teğmenlerimizin, beklenmedik bir anda ortaya çıkıp “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye haykırmaları Türklüğü hatırlatmaları, bir “örgütlenme” görüldü. Acaba onları böylesine kendilerine sahip çıkmaya götüren saikler nedir, diye düşünüldü mü?
Üç kişi, beş kişi değil; yüzlerce teğmenden bahsediyoruz. Belki hepsi bu haykırışa bilerek katılmamışlardır. Törenden sonra böyle bir töreni normal karşılamışlardır. Sloganda da yeni yeminde de hiçbir aykırılık yok.
Cübbeli Ahmet’in burada daha önce verdiğimiz teğmenlerle ilgili sözleri çok manidar. Ekol TV’de Çağlar Cilara’nın röportajında, vahim bir noktayı işaret ediyor:
“Teğmenlerin iyi niyetli olduğunu düşünüyorum. Teğmenlerin tarikat baskısı altında ezildiğini ve bu baskıdan kurtulmak için bu yemini ettiklerini düşünüyorum.”
Cübbeli’nin sıkıntısı, İsmail Ağa. İçinden çıktığı İstanbul-Fatih’te İsmail Ağa Camisi merkezli cemaat/tarikat zümresine karşı kesin tavrı var. Dolaşan habere göre İsmail Ağa Cemaati, Harp Okulları için liste veriyormuş. Kendisinde böyle bir bilgi mi var?
Teğmenlerin “korkusuz” tavrı bir kesimi öfkelendirirken, ülkeye sahip çıkan kesimi sevindirdi. Çünkü, çok insan zihninde kışlanın tarikatlara/cemaatlere teslim edildiği fikri yer etmişti.
***
Şu ayrıntıya dikkat: İlk başka MHP yönetiminden “Mustafa Kemal’in askerleri”ne büyük destek geldi. MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir çok açık yazdı:
“Genç teğmenlerimiz kanun, nizam, amir ve başkomutanlarına sadıktır, vazifelerinin farkındadır. Bu gençler, Türkiye’nin beka mücadelesinin savunucuları olduğu kadar küresel ülkülerimizin de şerefli üniforma altındaki geleceğidir. Kendilerine güvenimiz tam.”
Ak Parti sözcüsü Ömer Çelik, iktidar müttefiki partinin genel başkan yardımcısının sözlerine paralel sözler etti:
“Teğmenlere hakaret edilmesi de kabul edilemez, ‘İşte Hükûmet Türkiye'yi şöyle şöyle kapatmaya çalışıyordu, AK Parti'ye buna karşı bir direniş kılıcı çekildi’ gibisinden üslupla konuşmaları, asıl bunların yaptığı şey işte o eski vesayet anlayışının diriltilmeye çalışılması meselesidir.”
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın sözleri Ömer Çelik’in sözlerinden farklıydı: “Genç subayların yaptığı açıklama askerî disipline aykırıdır. Sorgulanması gerekir. Askerliğin esası disiplindir. Normal prosedürün dışında yapılan bu açıklama doğru değildir. Atatürk ve cumhuriyet hepimizin ortak değeridir, saygıdeğerdir ancak disiplinsizlik doğru olmamıştır, araştırılması gerekir.” dedi.
Ve sonra Devlet Bahçelikonuştu. Teğmenlere soruşturma açılmasının ipuçları MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamasında... Ne olduysa bu açıklamadan sonra oldu.
Bahçeli, “Türkiye’nin müessir ve mütemadi gücü olan millî birlik ve dayanışma ruhu ile iç barış ve huzur ortamı üzerinde hain planları olanların son zamanlarda gemi azıya aldıkları görülmektedir.” diyor.
Daha ne diyor:
“İş birlikçi ve istismar siyasetine bel bağlayan güdümlü figüranların millî güvenliğimizi ve millî varlığımızı tehdit eden eylem ve söylemlerinde maalesef bir tırmanma gözlenmektedir.”
Ve daha ne diyor:
“Türk milletinin sabrını sınayan, tahammül eşiklerini zorlayan, sinir uçlarını tahrip ve tahriş eden zararlı ve zillet bir kampanya devamlı canlı tutulmaktadır. Dış bağlantılı bir operasyon mekaniği aleni şekilde devrededir.”
Ve asıl meseleye geliyor:
“30 Ağustos’u gölgeleyen, ülkemizi meşgul eden, hasımları ümitlendiren, istismar lobisini heyecanlandıran ikinci yemin hâdisesinin her bakımdan netliğe kavuşması zorunludur. Milliyetçi Hareket Partisi bu meselenin yakından takipçisi olacaktır.”
***
Artık düğmeye basılmıştır. Teğmenler soruşturulacaktır.
Recep Tayyip Erdoğan, ağız dolusu öyle sözler ediyor ki...
“Malum mezuniyet töreninde bazı istismarcılar ortaya çıktı, kılıçlar çektiler. Bu kılıçları kime çekiyorsunuz?
Ordumuza zarar verecek bir durumu görmezden gelmez, gerekli adımları mutlaka atarız.
Birkaç kendini bilmez evelallah temizlenecek. 30 kişi olur, 50 kişi olur, kim olursa olsun temizlenecek.
Birinci olanlar üç tane kızımız. Birisinin adı İkra, üç kardeş ve Manisalı. Diğerleri de Anadolu yavrusu. Bu oyuna nasıl geldiler çalışmalarımızı yapıyoruz. Üniversiteyle, kara kuvvetleriyle görüştük, bunların süratle temizlenmesi için adımlarımızı atıyoruz.”
Geçmişte, kendi iktidarlarında subaylar atıldı. Ve yine kendi iktidarlarında o subaylar temize çıktı. Hapisler, çekilen acılar, ailelerinin perişanlığı... Ve ölümler... Çok şey kaybettirdi.
R. T. Erdoğan, gözbebeği, bütün mekteplerin önünde ve üstünde tuttuğu imam hatiplilerin kurultayında ağzını açabildiği kadar açıp kükrediğine bakılırsa, fırtına geliyorum, diyor.
Bu fırtına bir yerlere toslamasın?!