Bu devlet içinde belediyecilik de olmaz!
“Devlet içinde devlet olmaz” diyerek belediyeleri göremezden gelen merkezi yönetim, maske dağıtım görevini üstlendi. Ancak en başından açık bir şekilde söyleyelim; başarılı olamadı.
Son derece stratejik hatalarla kararlar alınıyor. Devleti yönetenler siyasi rekabetin buhranına kapılıp akıl tutulması mı yaşıyor anlamak mümkün değil. Şöyle ki…
Marketlere ve toplu alanlara maskesiz girmek yasak.
Peki, vatandaş maskeyi nasıl temin edecek?
İnternetten başvurusunu yapacak. Devlet, kod yollayacak. Kişi de o kodla gidip maskesini alacak.
Teoride güzel duruyor. Ancak uygulamada o kod bir türlü gelmiyor.
Sistemi nasıl düzenlediler o da belli değil. Aynı haneden 3 kişinin yaptığı başvuru sonucu birine kod gönderilirken, diğerlerine gönderilmeyebiliyor. Umuyorum ki, “nasılsa bir kişiye 5 maske veriliyor, paylaşsınlar” diye düşünülmüyordur!
Zira uzmanlar uyarıyor: Kumaş kısmına eliniz deyse maskeyi değiştirin, ıslanırsa yine hemen maskeyi değiştirin diyorlar. Özetle, marketteyken telefonunuz çalsa ve açmak zorundaysanız; konuşmanız biraz uzun da sürdüyse, telefonu kapattığınızda maskenizi değiştirmelisiniz.
Yani, bir market alışverişinde gitti mi 2 maske?! Bir daha açma en iyisi o telefonu. Zira paran da olsa alamayacağın bir şey o maske. Çünkü yok. Tasarruflu kulan! Kodu almak da kolay değil.
Milyonlarca alamayan var.
Anlaşılması güç olan şu:
Dünyayı etkileyen bir virüsle mücadele için kararlar alan koca devletin “maske dağıtımı” gibi bir işi, halk ile daha çok temas halinde olan belediyelere bırakmaması, yapılan şikayetlere rağmen de bu tutumunda ısrarcı olması.
Üstelik devletin “verin biz dağıtalım, gerekli örgütlenmemiz var” diyen belediyeleri olmasına rağmen!
“Devlet içinde devlet olmaz” da eğer muhalifsen “devlet içinde belediyecilik de olmaz” herhalde.
Belediyelerin topladığı bağışlara el konulmasıyla zaten vatandaş mağdur edildi. Şimdi de maske dağıtımında aynı şey yaşanıyor.
Virus tehlikesi sona erene kadar, merkez ve belediye kapışmasında vatandaş daha kaç kez mağduriyet yaşayacak?
Daha önce de yazdım:
İlla bir yarış olacaksa, daha fazlasını yapmak, üzerine bir şeyler katmak şeklinde olsun; engelleyerek, köstek olarak değil.
Ama hala ne yapılıyor? “Yardım yapmak istedi” diye belediye başkanları suçlanıyor, haklarında soruşturma açılıyor.
Hala mı göremiyorsunuz?
Şu an mücadele edilmesi gereken tek bir şey var; o da hepimizin canına kast eden bir virüs. Verilmesi gereken savaş da birlikteliğimizden aldığımız güçle yalnızca o virüse karşı olmalı.
Şu an hepimizin derdi canımız.
Ucuz siyasi rekabetlerle kimseyi mağdur etmeyin.
***
Faturalar hesaplanırken nasıl bir ortalama alındı?
Faturayı eline alan herkesin aklına gelen soru aynı: “Bu nasıl ortalama?”
Eşi de kendisi de çalıştığı için gün boyu evde olmayan bu sebeple elektrik faturası aylık 50-60 lira gelen arkadaşım “110 lira elektirik faturası gelmiş, bu neye göre hesaplanmış?” diye isyanda.
Sosyal medyada da yakarışlar aynı. Faturasının fazla geldiğinden yakınan, kapalı dükkanına gelen faturayı nasıl ödeyeceğini soran oldukça insan var.
Şeffaflık gereği, biri çıkıp izahını yapsa da millet rahatlasa.