Bu ateşkes ne getirir?
HAMAS’ın siyasî şeflerinden, Türkiye’ye de gelip giden, Recep T. Erdoğan’ın ağırladığı İsmail Haniyye üç gün önce, “İsrail’le ateşkes antlaşmasına yaklaştık.” demişti.
Nedense Haniyye’nin sözüne inandım ve umutlandım.
Savaşan taraflara ne derece güvenilir, bilmiyorum. Dün gece varılan anlaşmaya göre ateşkes ilân edilecek, rehine ve esir takası yapılacak, Gazze’ye yüklü miktarda insanî yardım girecek.
Bu tür antlaşmalarda çoklukla savaşan tarafların soluklanmasına fırsat doğar. İki taraf da kendilerini toparlamak, rehineler ve esirler için mızmızlanan halk teskin edilmek istenir.
İsrail’in saldırıları, Netanyahu çetelerini kayıtsız şartsız destekleyen ABD’yi ve Avrupa ülkelerini de biraz rahatlatacak. Bu ülkelerin halkları da soykırıma dönüşen saldırılara ses yükseltiyorlardı.
Netice itibarıyla, yine bir aksilik çıkmaz, savaşan taraflar düşmanlarında rehaveti görüp bir misillemeye kalkmazlarsa, insanlar bir nebze olsun soluk alacaklar.
İsrail’in eski başbakanı Ehud Barak ilk fırsatta Netanyahu’ya yüklenir. Politik sahada karşı karşıyalar.
Tekrar hatırlatayım: Netanyahu kardeşi Yonathan’ı, 1976’da Entebbe’de rehine kurtarma operasyonunda kaybetmişti. Ağabey Yonathan Netanyahu, baskın veren grubun başındaydı, çatışmada hayatını yitiren tek İsrail militanı oydu. Peki, bu baskını planlayan kimdi? Ehud Barak. Ehud, o sıra subaydı ve baskın planı ona verilmişti. Netanyahu ağabeyinden dolayı da Ehud Barak’a öfkeliydi muhakkak.
Ehud Barak, Netanyahu çetelerinin Gazze’yi yok etme saldırılarında da yanlışlarına temas etti.
İsrail askerleri Gazze’yi yakıp yıkarak adım adım işgal ederken Gazze’nin en büyük sağlık tesisi Şifa Hastanesi’ne girdiler. Altında tünel bulduklarını söylediler. Görüntü de verdiler. Hatta silah bile sergilediler. Sonra bu silahları kendilerinin getirdikleri ortaya çıktı.
Benim söyleyeceğim başka...
Ehud Barak, bu baskından sonra CNN televizyonunda Christiane Amanpour'un sorularını cevaplandırırken, Amanpour'un, İsrail'in, Gazze'deki Şifa Hastanesi’nin altında HAMAS karargâhı olduğu iddialarını sorması üzerine Ehud Barak: “Uzun yıllardır, Şifa'nın altında İsrailli inşaatçılar tarafından yapılan sığınakların olduğu ve buraların HAMAS karargâhı olarak kullanıldığı biliniyor. Ve birkaç tünelin kesişmesi bu sistemin bir parçası.” dedi.
HAMAS böyle bir tünel bulmuşsa mutlaka istifade etmiştir. Ama Şifa Hastanesi’ni basanlar neyi buldular, kimi yakaladılar? Sanıyorlardı ki, HAMAS’ın bütün liderleri, oturmuşlar tünele, İsrail’e saldırı planları yapıyorlar.
Şimdilerde 82 yaşında olan Ehud Barak daha ötesine gidiyor bu tünelin açılmasında kendisinin de dahli olduğunu söylüyor:
"Muhtemelen 40 ya da 50 yıl önce yerleşkenin sınırlı alanı içinde hastanenin operasyonlarına daha fazla alan açmak adına bu sığınakların inşa edilmesine yardımcı olmuştuk.”
Ehud Barak’ın, Netanyahu’yu Adolf Hitler’e benzeten videoyu yayınladığını da biliyorsunuz. Katliamlarıyla ilgili değil; iktidarda kalma manevralarıyla ilgili.
İsrail’e yerleşenler bir hedef belirledikleri için gelmişlerdir. O hedef, tahrif edilmiş Tevrat’ta yazılıdır. Nil Nehri’nden Fırat Nehri’ne kadar uzanan alanda hâkimiyet kurmak, Mescid-i Aksâ’yı yıkıp altından Süleyman Mabedi’ni çıkarmaktır.
İsrailli politikacılar birbirlerine rakip de olsalar, başlarında dinî sembolleri kipaları hiç eksik olmaz. temel felsefeleri asla değişmez,
Netanyahu’nun karşısında duran Ehud Barak da İşçi Partisi lideriyken Savunma Bakanı oluyor. 3 Ocak 2009 tarihinde İsrail ordusuna Gazze'ye karadan girme emrini veriyor. Yine çocuklar, kadınlar katlediliyor, yine cami bombalanıyor.
Aslında yoktur birbirlerinden farkları.