Bu ağır bir millî güvenlik sorunudur!
"Anadolu''ya biz de böyle gelmiştik" diyen ahmağı mı ararsınız, "Afganlar başlık parası biriktirmek için geliyor, sonra gidiyor" diye milleti kandırabileceğini zannedeni mi? Yoksa sığınmacı politikasını eleştireni "Sen sus Makedonyalı" diye azarlayabileceğini zanneden vatan kavramından nasipsizi mi?
''Moğol istilası''ndan beter hâle sürükleniyoruz, nüfus yapımız hızla değişiyor… Cumhuriyet''in en başarılı projesi olan ''Türk milleti'' ve onun ''millî devleti'' yaralanırken savunmalara bakın!..
Bu savunmaların içinden en ilkeli ''ensar-muhacir'' savunması… Ne ''ensar''ı, ne ''muhacir''i?
Evine bir tane sığınmacı alan çıksın, ondan özür dileyelim… Yok öyle devlet kasasından ensarlık!.. Zavallı Afgan göçmene çobanlık yaptırıp, kulübede yatırmak değil ensarlık!.. Evin içine alacaksın ve pay edeceksin!.. ''Pay'' kısmını Hazine''ye yıkıp kostak kostak üfürmeyeceksin!..
Dürüstsen, samimiysen, delikanlıysan ve bu göç dalgalarını, Mekke müşriklerinin zulmünden kaçıp Medine''ye sığınan muhacirlerin durumu gibi İslâmî bir temele oturtacaksan, oradaki ensarlığın şartlarını da yerine getireceksin!..
***
Tarihi kendi şartları içinde değerlendireceksin… Hicret''teki ensar-muhacir olgusunu, Türkiye''nin bugün yaşamak zorunda bırakıldığı felaketi izahta kullanmak, İslâm''dan sözde onay çıkarmak neyin nesi? Yapılan uyanıklık, ne tarihin ne dinin ne de sosyolojinin gerçeklerine uyuyor…
Cehaleti ve öngörüsüzlüğü, din soslu siyasî cinlikle bastırmaya çalışanlara şunu hatırlatmak tabii ki fayda etmeyecektir: Mekke''deki zulümden dolayı Medine''ye hicret etmek mecburiyetinde kalan muhacirlerle Medine''deki ensarın kardeşlikleri artsın, kaynaşsınlar diye birbirlerine mirasçı tayin edilmişlerdi… Bu durum Bedir Savaşı''ndan sonra kalktı… Mirasçılığı ''kan bağı''na lâyık kılan ayet-i kerimeye kadar hâl buydu… Muhacire ''bahçesinden ortaklık'' teklif eden ensar da vardı, ''eşlerden birini teklif eden'' de!..
Siyaset kürsülerinde ve medyada, ensar-muhacir meselesini, ''Mekke''den Medine''ye hicret göndermesi''yle ele alanlar içinde şimdiye kadar böylesine tekliflerde bulunanları, evlerini ''kardeş''ine açanları hiç duymadık doğrusu!.. Devlet kesesinden ensarlık, en ucuzu, hatta en beleşiydi çünkü!..
***
Şu acı örneği tekrar vurgulayalım: "Ensar-muhacir derken Kilis''te Türkler azınlık durumuna düştü... Böyle giderse Kilis''teki Suriyeliler ensar pozisyonuna dönüşecek, yeni gelenler olursa onlar muhacirden sayılacak!.. Ola ki başka şehirlere göçmek zorunda kalırlarsa, şimdi kendilerine "Siz ensarsınız" denilen Kilis''in Türkleri, gittikleri şehrin muhaciri olacaklar!..
Ensar-muhacir derken coğrafyamızın insan yapısı hızla değişiyor... ''Millet'' kavramına soğuk bakan kafaların ise bu durum umurunda değil... "Bu ülkede sadece Türkler yok ki" şeklinde onlarca yıldır milliyetçilik ve ulus-devlet aleyhine kullanılan şablon yeni bir popülasyona daha kavuşuyor!.." diye endişe ederken, şimdi onlara Afganlar da ekleniyor…
Anadolu topraklarını vatanlarında zulüm, kırım ve sürgün gören milyonlarca insan için ''emin topraklar'' yapmış, ekmeği paylaşmıştık, tarihin pek çok döneminde... Kafkaslar''dan, Balkanlar''dan, Orta Doğu''dan gelen mazlumların kanına, kökenine bakmadan, kendimizden ayırmadan kabullendik, ülke yönetme yetkimize ortak ettik...
Dolayısıyla, kadın, yaşlı ve çocukların, savaşamayacak durumda olanların Türkiye''ye gelmeleri ve şartlar düzelinceye kadar kalmaları hami karakterli bu millet için anlaşılabilir bir durumdu... Ya savaşacak potansiyel ve yaştaki erkekler?
***
Bugün problem o ''insanî nokta''yı çoktan aştı ve millî kimliği hedef alan, sosyal cinnet potansiyeli barındıran, kriminal tehditler de içeren millî güvenlik sorunu hâline dönüştü…
Zaten uzun yıllardır ''etnik fay hatları''na sahip olan ve bu özelliği dolayısıyla dış tehdit ve komplolara açık olan ülkemiz, iç barışını sarsacak yeni argümanlara boğuluyor… Keşke mesele, bu konuda hassasiyet gösterenlere ''ırkçı-faşist'' damgası vurmayla halledilebilseydi!..
Evine bir tane muhacir almayıp da diline muhacir edebiyatını dolayan ''siyasî münafık''lar, bu çarpıklığa karşı çıkanları istedikleri kadar ''ırkçılık''la suçlasınlar… Karşı çıkmaya devam edeceğiz… Çünkü buna devletimiz için, milletimiz için, gelecek nesiller için mecburuz…