Vicdanlarda açık kalan dosya
Sonunda Necip Hablemitoğlu cinayeti de faili meçhul olmaktan çıktı… Aydınlatılmamış bir tek siyasî cinayet kaldı böylece: Muhsin Yazıcıoğlu cinayeti!..
Sinan Ateş cinayetini ‘aydınlatılmamış’ sayamayız çünkü 22 tutuklu vardır ve eksik olan ‘azmettiriciler’in yargı önüne henüz çıkarılmamış olmasıdır… Bu durum, cinayetin karanlıkta kaldığını değil, çok açık bir ilişkinin ‘şimdilik’ sümen altında tutulduğunu göstermektedir ama nihai kaçış mümkün değildir, olamayacaktır…
***
Bugün Yazıcıoğlu cinayetinin 15. yıldönümü… İki yıl önce “Adalete daha kaç yıl lâzım?” diye sormuştuk… Çünkü bu dosya herhangi bir mahkemenin “Kapandı” dediğinde kapanacak türden bir dosya değil… Zira mahkemeleri aşacak bir vicdan kardeşliği, bu dosyayı, cinayet tam aydınlanana kadar hep açık tutacak…
O yüzden bıkmadan usanmadan o satırların altını tekrar tekrar çizeceğiz:
Keşke biz haksız olsaydık da şu sözlerimiz havada kalsaydı: "Diyelim haklıydılar ve helikopter pilotaj hatasından, zorlu tabiat şartlarından vs. düştü... 2009 yılında enkaza 4 gün sonra ulaşmayı kim nasıl izah edebilir? Gazeteci İsmail Güneş'in o kadar telefon görüşmesi yapmasına rağmen yerinin tespit edilememesi ve donarak ölmesi bu çağda hangi 'kaza' kavramıyla ifade edilebilir? Resmî görevlilerin helikopter enkazından parça çaldıklarının ortaya çıkması ve bunu 'hatıra'yla itiraf etmeleri hangi hukuk devletinde karşılıksız kalır?
Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun cenaze töreninde devlet erkânı, tepeden tırnağa görülmemiş biçimde tabutun arkasında saf tuttu... Keşke aynı devlet erkânı siviliyle askeriyle tabutun arkasında değil de, adaletin arkasında saf tutsaydı... Bu olay vicdanlarda tortu bırakmayacak şekilde aydınlansaydı..."
Her seçim öncesine denk geldiğinde rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun kabri siyasîlerin turlarına sahne olurken, aynı siyasîleri adaletin tecelli noktasında, takipçi ve baskı unsuru olarak görememek, en çok Yazıcıoğlu'nu sevenlerini incitiyor ve haklı olarak öfkelendiriyor… Bu olayın aydınlanması için kaç yıl daha geçmesi gerekiyor acaba?
***
Tuhaf davalar, komisyonlar, denetleme kurulları, sivil havacılık hikâyeleri, dava birleştirmeler, ayırmalar, takipsizlik kararları, gözaltılar, dosya kapatmalar, devlet katında inanılmaz ilgisizlikler, 'kazadan kaza çıkarmayın' laubalilikleri birbirini takip etti...
Sonuç ortada!.. Rahmetli Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının vefatının bugün 15. yıldönümü olacak… Ortada vicdanları rahatlatacak, adalete güveni arttıracak, bir nebze de olsa hesabın soruluyor olduğunu gösterecek ciddi bir gelişme yok…
"Şu dava kapansa da kurtulsak" psikolojisinde olanlar fark etmeli ki o dava hep açık kalmaya devam edecek... Adliyede olmasa da vicdanlarda!..