BOP’un Türkiye uygulaması buymuş!

Hep merak ederdim. Türkiye’de neler olacak? Büyük Orta Doğu Projesi’nin Eşbaşkanı “kendi ülkesi için ne düşünüyor” diye. Artık belli oldu.
“Arap Baharı” nı gördükten sonra bizim baharımız, PKK ile kurulan pazarlıklar sonrası Türkiye’nin küçültülmesine dayanıyor. Yöntemi Arap ülkelerine pek benzemiyor olsa da felsefesi aynı. Araplara geldiği gibi bize de demokrasi geliyor ama birkaç ilavesi de var. Bizdeki baharın adı “barış.” Söylemi ve kurgusu “analar ağlamasın.” Varacağı yer ise Büyük Orta Doğu Projesi’ni çizenlerin gösterdiği haritalar.
Demokrasi de barış da anaların ağlamaması da insani söylemler. Kim itiraz edebilir?
Aklı başında hiç kimse. Ama bakar mısınız, söylemin bayrağı altında Türkiye nerelere doğru sürükleniyor? “Barış ve demokrasi” söylemi ile bize nasıl bir Türkiye öneriliyor?
Ve elbette süreç nasıl işliyor?
PKK’nın tüm talepleri karşılanarak.
Kaç gündür bütün milli kalemler yazıyor. “Hükümet, resmen PKK’ya çalışıyor” diye. Sadece çalışmıyor, tüm varını yoğunu ortaya koyuyor. Meclis’i buna angaje ediyor. Üstelik bütün bunları yaparken, Türk’ten intikam aldığını saklamıyor. Estirilen siyasi rüzgârın bizi sürüklediği yön açık değil mi?
Geçenlerde Türkiye’ye gelen Büyük Orta Doğu Projesi’nin asıl patronu ortaklığın paydasını dillendirdi. Tıpkı iktidar gibi Türk kimliğini dışarıda bıraktı ve “Türkiye halkı” diyerek hükümete desteklerini sundu.
ABD’nin Türkiye için önerdiği yeni bir vatandaşlık tanımıydı bu. Kerry’nin söylemi ve AKP iktidarına olan desteği bizi şaşırtmadı. Çünkü Orta Doğu’nun haritalarında yapılacak değişiklikler kaç kere gözümüzün içine sokulduğu için, ortaklığı biliyoruz.
Konuyla ilgili olarak eski içişleri bakanlarımızdan Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan bir tespitte bulunuyor; “AKP, iktidara gelmesiyle birlikte ABD’nin her istediğini fazlasıyla yerine getirdi” diyor.
Ardından gelen sözleri yukarıda söylediklerimizi temellendiriyor; “Orta Doğu coğrafyasında Türk kimliği üzerinde Türkiye’nin ve Orta Doğu coğrafyasının rejimlerinin ve sınırlarının değiştirilmesi projesi, tutsak alınmış siyasi iktidar eliyle uygulatılıyor.”
Yanlış mı?
Asla!
Bazı kalemler soruyor: Muhalefet sadece karşı çıkıyor, bir çözüm önerisi var mı?
Varsayalım ki yok, çözüm denilen şey ülkeyi Büyük Orta Doğu hedefine götürüyor ve geleceğin haritasına doğru sürüklüyorsa, projemiz yok diye razı mı olalım?
Kaldı ki herkesin kendince bir çözüm önerisi elbette var. Terörü tüm güçleri kullanarak sindirmek, ekonomik kaynaklarını yok etmek, dünya siyasi bağlantılarını sıfırlamak ve Kürt yurttaşlarımızla eskiden beri var olan kardeşliği yeniden kurmak gibi. Bunu yapamıyoruz, çünkü; pek çoğu darbe karşıtlığı gibi haklı sebeplere dayanan TSK operasyonlarıyla algımızı yönetenler, bilincimizi etkileyenler oldukça başarılı oldular.
“Ülkenin sahibiyiz” diyen, hemen her fırsatta bugünleri görmüş gibi “irtica geliyor” uyarısında bulunan, ABD karşıtı milliyetçi askerler tutuklu. Basın satın alındı, el değiştirdi. Kanaat önderleri ötekileştirildi.
Ortam müsait hale getirildikten sonra PKK görüşmeleri, aleniyete döküldü. ABD Dışişleri Bakanı Kerry, Türkiye’ye gelip iktidardakileri övdü. Halihazırda hortlayan irtica, bir taraftan kamu mallarından rant sağlayarak zengin olurken; öte taraftan yüzsüz bir ukalalıkla avazı çıktığı kadar bağırıyor; “Rejimi değiştiriyoruz. Bize başkanlık gerek. Atatürk de neymiş. T.C. fazlalık. Türk bir ırkın adı. Kürtleri asimile ettiler. Kurtuluş Savaşı diye bir şey yok. vs..”
Türkiye’de uygulanan Büyük Orta Doğu Projesi’nin mahiyeti kısaca bu.

Yazarın Diğer Yazıları