Bölen mi olacaksınız, yenen mi?
Dünya silahlanma yarışını sürdürüyor. Daha şimdi, şu an Suriye’de silahlar konuşuyor. Ve üstüne üstlük bir de Rusya, İran ve Çin ortak tatbikata girişiyor, seninkiler TRT’nin eğilip bükülerek Kuzey Irak’a eklemlenmiş kanalında Barzani ile birlikte oturmuş “artık silahla sorun çözme devri kapandı” diyor.
Bize de “ey akıl; her neredeysen ortaya çık” demek kalıyor. 8 şehit verdiğimiz gün, meselenin Barzani ile çözüleceğini, ABD’nin Türkiye’nin terör sorununu çözmede destek olduğunu söylemek ve hatta dillendirmek, ülkenin toplumsal aklını hiçe saymak ve dahası hakaret etmektir. Silahla sorun çözülmezmiş. Bu devrede Irak sorununu ABD silahsız mı çözdü?
Libya’da Kaddafi’yi silahsız mı devirdiniz?
Peki, İran ile bir meseleniz olursa bunu silahlarınızı gömerek mi yapacaksınız? Silahınız varsa, ister kullanın ister kullanmayın gücünüz de var demektir. Her kim silahla sorun çözemeyiz diyorsa, ya tekkede derviş sorunu çözüyordur, ya da şairler toplantısında bir edebi sorunu.
Tarih biliyor ki hiçbir medeniyet silahsız var olmamıştır ve hiçbir medeniyet silahsızlaşarak güçlenmemiştir. Büyük medeniyetler, aynı zamanda büyük silahları üretenlerindir. Zaten uygarlık denilen şey, teknolojinin kullanım alanına dönüştürülmesidir ki bunun en önemli bir parçası da silahlardır. ABD silahlarını bıraksın, imha etsin ve “beni dinleyin” diye ortalığa haykırsın bakalım. Kim dinler? Hiç kimse.
Sen ABD gibi üstün bir silah gücün olmadığı ve sanayini kurmadığın için ikinci sınıf ülkesin.
Yalan mı?
TRT’nin bir kanalında “Soranice” yayın yapıp, Barzani’ye methiyeler düzerek ne Kuzey Irak’ta etkin bir devlet olabilirsin ne de Kandil’deki beladan kurtulabilirsin. Ya da “terörist başını ev hapsine alalım” romantizmiyle bölücüleri mutlu edebilirsin.
Bak; senin “silahla konuşma dönemi geçti” dediğin sırada “hayır geçmedi. Biz tam 30 yıldır silahlı olduğumuz için sizin hükümetiniz Oslo’da halkından gizli toplantı yapıyor. İncirlik üssünde ABD’lilerle konuşuyor. Ayağımıza adam gönderiyor” diyor bölücüler. Demek ki neymiş; silahları üstün olanlar ve yetkin orduları yönetenler, büyük zaferler kazananlar daima pazarlık yapma gücü elde edermiş. İşte bu sebepledir ki boş hayalleri olanlar, tarihte hezimet sayfasına yazılırlar.
Genelkurmay Başkanı doğru söylüyor.
Gerçi O “terör meselesinin temelinde hükümetin ABD politikaları vardır” demiyor ama vicdanı hür, aklı sağlam her Türk yurttaşı biliyor ki PKK terörünün bugünkü düzeye gelmesinin yegâne sebebi ABD’dir.
Hatırlayın!
Türkiye’nin hemen yanı başında içine Kandil’i de alan 36 ve 42’nci paralellere uçuş yasağı ile başlayan Orta Doğu’da bir Kürt özerk bölgesi yaratma sürecini hatırlayın. Irak’ın içinden devlet çıkarılması politikaları, Türkiye’nin İncirlik üssünden beslenmiş midir?
Evet!
Gerektiğinde yardım sandıkları atılarak PKK terörü hem gıda ve hem de silah olarak desteklenmiş midir?
Gene evet!
İsteyen geçmiş gazete kupürlerine baksın. Gazete haberlerine bile yansıyan bu durum herkesin gözü önünde olmadı mı?
Aynen öyle oldu.
Eee...
Öyle ise başka söze ne hacet.
Siz öncelikle şuna karar verin: Güçlü ordularıyla zafer kazanan bir hükümet mi olmak istiyorsunuz; yoksa güçlü ordularına rağmen hezimete uğrayarak Oslo görüşmeleriyle ülkesini bölen hükümet mi?
Hangisi?