Boğaziçi'nde amok sendromu!
Boğaziçi Üniversitesi yönetimi aykırılıklarıyla namlıdır. Önce Taşnakçılık, sonra PKK'cılık... Bazen birincisi, bazen ikincisi öne çıkıyor veya ikisi birlikte amok koşusundalar. Bu bir "sendrom"dur.
Türkiye'de "Türk"e dalmak, önüne gelene saldırmak ve hız kesmeden koşuya devam etmek... Sonuç alamayacağını, öleceğini bile bile koşmak! Bu amok koşucularının, saldırganların sırtını sıvazlayanlar, önlerini açanlar, aynı hastalıktan mustariptirler… Onlar da birer amok koşucusudurlar.
Türkiye amok koşucularından çok çekti.
12 Eylül 1980 öncesinin bütün safhasını yaşamış, amok koşucularını tahlil etmiş biri olarak diyebilirim ki, üniversitelerimizde yine aynı sahneler oynanıyor. Yine hükûmet seyirci, yine üniversite yöneticileri seyirci... Seyirci olmanın ötesinde, amok koşucularının önünü açıyorlar, okumak isteyen, millî hassasiyet taşıyan, ülke birliğinden yana olan gençlere hayatı dar ediyorlar.
12 Eylül öncesinde amok koşucularının kaçınılmaz finali intihardı… Şimdi, hükûmet, YÖK ve üniversite yöneticileri sanıyor mı ki, bu hastalıklı koşucular bir hedefe varacaklar.
PKK'cılar depara kalktılar. Üniversiteler onların çiftlikleri. Ülke bükünlüğüne kastediliyormuş; insanlarımız ölüyormuş, şehit düşüyormuş, hiç umurlarında mı üniversite yöneticilerinin? PKK baş tacı...
Ege Üniversitesi'nden neler yaşandığını gördük. Üniversite yönetimin amok koşucularıyla ortaklığı yüzünden öğrenciler derslerini takip edemediler, Fırat Yılmaz Çakıroğlu hayatından oldu. PKK'nın yol açtığı facialardan doyumsuz bir haz mı alıyor üniversite yöneticileri, yoksa çaresizler mi? Her iki durumda da o koltuklarda oturamazlar. Ama burası Türkiye!
Boğaziçi Üniversitesi sabıkalı zaten... Hrant Dink'i ölüme götüren yolun taşlarını da onlar ve gibileri döşediler.
Hatırlayın o günleri... Hrant Dink ne zaman öldürüldü? 10 Ocak 2007 günü.
Taşnakçi zihniyet, "Ermeni soykırımı" fikrini ne zaman alevlendirdi? Eylül 2005'te, Bilgi Üniversitesi'ndeki konferansla… Taşnakçı zihniyetin "Türkler Ermenilere soykırım uyguladı." sonucunu baştan ilân ettiği konferans önce Boğaziçi'nde düzenlenecekti. Mahkeme "Dur!" dedi, Bilgi Üniversitesi pervasız; Taşnakçı zihniyet tam hâkimiyet kurmuş. Tartışmalı konferansı Bilgi başlattı, yine Boğaziçi ve Sabancı üniversiteleri destek verdiler. Taşnakçı zihniyetin saldırıları sineye çekilecek gibi değildi. Tartışmalar sürdü gitti ve bir cana mal oldu.
Bu yıl Ermeni tehcirinin 100. yılıydı. "Tehcir bahane, katliam şahane!" mantığıyla konferanslar tertiplendi. Başı yine Boğaziçi, Bilgi gibi üniversiteler çektiler. Boğaziçi'nde "Türkler Ermenileri kesti!" sözü kaç konferansta kaç defa telaffuz edildiğini saymak mümkün olmadı!
PKK ile topyekûn mücadele başlatıldı ama savaş sadece cephede sürüyor. Cephe gerisi ise PKK'cılara teslim. PKK'lılar üniversitelerde "şehit" diye anılıyor ve bu anmalara Boğaziçi ve Hacettepe üniversiteleri başta olmak üzere birçok üniversite göz yumuyor. Sağduyu sahibi, ülkesini seven insanları çaresizliğe itiliyor.
Boğaziçi'nden öğrenciler bana geldiler. Anlattıkları içler acısı. Üniversitede olanları delillerle ortaya koyacağım. Eğer YÖK harekete geçmez, hükûmet tedbir almazsa çaresiz bırakılan insanlar patlama noktasına gelirler, bilesiniz.