Boğaziçi Quo vadis?

"Hendekler mücadele mekanizmalarıdır.", "Barış özyönetim ve öz savunmayla gelir."

Bu sözleri Kandil'dekiler değil; Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Nazan Üstündağ söylüyor.

Nazan'ın bütün dünyası HDP/PKK. Bu üniversitenin sosyoloji bölümü kangren; kesilip atılması gerekiyor.

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, "PKK bir terör örgütü değil, siyasî bir harekettir." demişti. Altını neyle doldurursa doldursun, bir ehemmiyeti yoktur. Muhakeme edilecekti ama PKK'nın saldırısında vuruldu. Kurşunun kimin silâhından çıktığının bir ehemmiyeti yoktur. Vurulmasına gerçekten üzüldüm. O konuşuyordu; silâh sıkmıyordu. (Haberi alığımda, Hükûmet'e hınçlarından neredeyse PKK'yı destekler noktaya gelenlerin bulunduğu bir toplantıdaydım. Orada da üzüntümü belirttim.)

Tahir Elçi silâh sıkmıyordu ama sözleri bölücülere cesaret veriyordu. İnsanlarımız PKK saldırılarından zarar görüyorlar, şehitler veriyoruz. Mecburen hürriyetler kısıtlanıyor. Ama bakıyorsunuz, üniversitelerimizde, basın yayınımızda PKK propagandasından geçilmiyor.

Allah'tan, öğrenciler sessiz kalmıyorlar, ülkelerine, üniversitelerine sahip çıkıyorlar. Bir bildiri yayınlamışlardı. Sonra Facebook'ta "Üniversitelerde Terörist İstemiyoruz" sayfası açmışlar, Nazan hakkında bir post atmışlar:

"Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Nazan Üstündağ;

-Terör örgütü PKK'nın yayın organı Özgür Gündem'de yazıyor. / -PKK'nın yayın organlarından IMC Tv'ye çıkıyor. / -'Hendekler yeni mücadele mekanizmalarıdır' diye konferanslar veriyor. / -Sosyal medya hesaplarında açıkça terör propagandası yapıyor. / Bu kadın Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinde ders veriyor, öğrencileri zehirliyor, maaş alıyor ve terörizme açıkça destek veriyor."

Gülay Hanım (rektör) ne diyeceksiniz? Üniversite öğrencilerinin bildirilerinde başka isimler de geçiyor.

(Savcılar, YÖK ne zaman devreye girecek? R.T. Erdoğan'ın mı hatırlatması gerek?!)

Üniversite yönetimi sitelerinde, sığ Türkçeyle kendilerini övüyor:

"Boğaziçi Üniversitesi, tüm idari yapılanmasında özerk, özgürlükçü, demokratik ve katılımcı üniversite yönetişim modelini uygulamaktadır. Adem-i merkeziyetçi kurum kültürünü koruyarak, üniversite genelinde bütünselliği ve bağdaşıklığı sağlayacak yapıları oluşturmuştur."

Onların anladığı "adem-i merkeziyetçilik" şu olsa gerek: Eski komünistler, gayler, PKK'lılar, Taşnakçılar, bölücüler, yıkıcılar... gelin, gelin! İstediğiniz gibi Türk'e küfredin, yakıp yıkın!

Burası Türkiye Cumhuriyeti ve siz sınırlarımız içindesiniz. Titreyin ve kendinize gelin!

İnsanlarımız şehit edilirken kimse kalkıp PKK'yı övemez, kimse kalkıp Rusya uşaklığını yapmış, birileri için enstitü kuramaz; toplantılarda, gayliğini bayraklaştıranları, eroin övgüsü dizenleri ön sıralara oturtup "örnek edebiyatçı" muamelesi yapamaz. Kimse kalkıp üniversite bahçesi içindeki dergâhta gay konseri düzenleyemez; geçmişlerin ruhlarını muazzeb edemez!

Gülay Hanım, size, İncil'den, üniversitenin kurucusu misyonerlerin amaçlarına uygun bir sorumuz olacak: "Boğaziçi Quo vadis?"

***

"Eski dost" MHP İstanbul milletvekili Celal Adan'ın annesi vefat etti. Merhume Hacı Fatma Adan'a rahmet, yakınlarına başsağlığı dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları