Biz bölündük haberiniz olsun...
Bölünmeyiz diyorlardı. İşte bölündük. Bir devletin askeri var, bir de teröristin.
Bir devleti kuran halkın askeri ve kahramanları var, bir de bölücülerin.
Onlarınki terörist, bizimki her zaman olduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetleri.
Onlar ve biz.
Kavramlara dikkat edin lütfen.
Ne diyor adamlar kendi dışındakiler için: Onlar!.
Onlar dedikleri kim? Biziz!
Biz, yani Kürt olmayanlar.
Gördünüz mü nasıl ayrışıyoruz? Nasıl ayrıştırılıyoruz?
İşte toplumsal ötekileştirme ve kopuşun başladığı sınırın işaret yeri burası.
Bölünme tam buradan başladı bile.
Yavaş yavaş ilerleyen ötekileşme sürecinin sayacı çalışıyor. Kesin ayrışmanın gerçekleşeceği yer neresi diyorsanız söyleyeyim: Büyük kitlelerin zihniyet değişimi ve bu değişimi içselleştirerek algılamasından sonra. Bunun için büyük Kürt gruplarının DTP’ye katılması ve bu katılımla oluşacak siyasal kimliğin içinde dönüştürülüp, büyük toplumdan koparılması gerekiyor.
Kürt büyük toplumu şimdilik, teröristlerin nasıl kahraman haline getirildiğinin şaşkınlığı içinde gelişmeleri seyrediyor. Gelecekte, siyasal efsaneler arttıkça, eğer DTP dışında yeni bir Kürt muhalefet çıkmaz ise, genel çoğunluk oraya kayacaktır. Serbest kitleler, örgütlenmiş gruplar karşısında tutunamaz.
AKP iktidarı Türk siyasal tarihinin en büyük hatasını yapıyor. Geriye dönülmez bir yola giren iktidar, PKK’lılaşmayan kitleleri uyguladığı yanlış politikalarla PKK’ya teslim etti. Artık herkes biliyor ki DTP/PKK aynı şeydir.
Şimdi dağdan inecek eğitilmiş terörist ile birlikte sosyal hareketler sokak gösterileri, polisle çatışma, küçük olayları bahane ederek yürüyüşler düzenleme şeklinde sürecektir.
Böylece sosyal yabancılaştırma eğitimi uygulamalı olarak yeni bir boyut kazanacaktır. Esasında bu eğitim çoktan başlamış ve meyvesini dev kalabalıkların meydanları doldurması, küçük çocukların taşlı, molotoflu sokak çatışmalarına sürülmesiyle devam etmekteydi.
Sokak hareketleri, polisle çatışma, DTP’ye katılan grupların gözünde anarşi gibi görülse bile, alttan alta yürütülen siyasal propaganda “bunlar Kürt halkı içindir” fikrini en ücra köşedeki insana ulaştıracaktır.
Eğitimde bir kural vardır: “Devamlı tekrar, öğrenmeye yol açar” denir. Nitekim devamlı tekrar, biz siz ayrımıyla kitleler arasında farklılaşmayı başlatmıştır.
Bu farklılaşma, Türkiye’de şu anda teröristleri kendi askeri görüp alkışlayanlar ve alkışlamayanlar biçiminde sokaklara yansımış bulunuyor.
Bu durumda Yargıtay Başsavcısı boşuna DTP’ye soruşturma açıyor. Bundan sonra DTP’ye dokunması giderek zorlaşacaktır.
Hele Potamyalı Başbakanın “Daha çok gelecekler var” diye sevinsek mi üzülsek mi belli olmayan sözleri gerçek olur da PKK’lılar “düz ovaya” inerse DTP’yi kimse tutamaz.
Çünkü DTP’nin bundan sonraki stratejisi, sokak hareketleriyle kitlesel eğitimdir.
Neden?
İç isyanların antrenmanı başka nasıl yapılacak?
Bunun içindir ki dağdan inecek, çatışmayı göze almış, üstelik silahlı eğitim görmüş binlerce kişi ve bu kişilerin eğittiği onbinlerce insan DTP’nin sigortası sayılacaktır.
Başsavcının unvanı ne olursa olsun kapatmayı göze alması iç isyan riski taşıyor olacağından kâğıt üzerinde kalmaktan öteye geçemeyecektir.
Eğer Türkiye’de gerçek anlamda bir devlet var ise, vakit geçirmeden DTP karşısına gelenekselliği temsil eden, üniter yapıya bağlı alternatif bir demokrat parti çıkarmalıdır.
Çıkarmazsa?
Biz bölündük, haberiniz olsun derim.