Bitmeyen Seçim
Her birimiz oylarımızı versek de seçimleri bitiremiyoruz. Çünkü Türkiye, bir türlü siyasal normalleşme sürecine giremiyor.
Neden?
Çünkü insanlar birbirine güvenmiyor. Güvenmiyor, çünkü siyasi merkezlerce düşmanlaştırılıyor. Düşmanlaştırılıyor, çünkü siyasetçilerin bir kısmı toplumun tamamını kucaklayamıyor.
Sonuç: İktidar eliyle gerilmiş ve bir kısmı ötekileştirilmiş insanlar birlikte yaşamak zorundalar.
Bu durumda Mansur Yavaş "bizden" olmadığı için öteki sayılıyor ve kazansa da kayıp sayılıyor.
Hele Ekrem İmamoğlu, o hiç hesapta olmayan karşıt, yani ötekinin de ötekisi.
Dolayısı ile Türkiye, sandıklar açıldığı günden bu tarafa normalleşmeyen siyasetin acı faturasını ödüyor.
Siyaset normalleşemediği için her kazanan veya kayıp eden bizden olmamış oluyor. Onları "bizim insanımız, bizim ülkemizin evladı" görme isteği köreliyor. Böylece kazanan eğer sizin partinizden değilse, yabancı biri oluyor.
Nitekim cami çıkışında Cumhurbaşkanına hitaben İstanbul belediye çalışanlarından birinin eşi olduğu söylemlerinden anlaşılan bir kadın "biz onlara hizmet edemeyiz" yakınmasında bulunuyor. Onlar dediği CHP'liler.
Kadın, CHP'lileri öylesine kötü görüyor ki, belediye işçisi olan eşinin Ekrem İmamoğlu'na hizmet edecek olmasını (aslında başkana değil belediyeye/kurumuna hizmet ediyor) zül görüyor.
İşte Türkiye'deki siyasi pratiğin insanları getirdiği yer burası. Dolayısı ile asıl büyük açmazımız bu durumun yarattığı anlayıştır.
Aramıza atılan düşmanlık tohumlarının büyümesine izin vermeyip, sağlıklı bir toplumsal düzen, nitelikli bir siyaset alanı oluşturmak istesek de bunu destekleyecek muhalif bir medya maalesef yok. Demek ki daha uzun bir süre normalleşmeyeceğiz…
***
HIRSIZLIK VAR MI?
Kendileri değil de başkaları galip gelince "hırsızlık var" diyorlar.
Tamam da kardeşim, bu sandıkları tek bir kişi oturum kendi kendine saymıyor ki? Öncelikle resmi devlet memurları var.
Sandık başkanları.
Sonra her bir partiden gözlemciler var.
"Efendim birleştirme yapılırken Binali Yıldırım Bey'in oyu sıfır yazılmış."
Tamam, varsayalım öyle olmuş..
Her bir partilinin elinde de sandık sonuçlarını gösteren ıslak imzalı sandık sonuç belgesi var. Kaç yazarsan yaz durum bu belgede açık ve net olarak görülüyor. Kaldı ki, geçeri geçersiz oyların belirlenişi de gözlemcilerle birlikte belirleniyor. Onun da bırakın seçimin güvenliği bizzat iktidarın ödevleri arasında.
"Efendim FETÖ'cüler var."
Peki, kardeşim, 15 Temmuz'dan bu tarafa siz iktidar değil misiniz? Bu FETÖ'cüleri görevden almanıza kim mani oldu? Kaldı ki eğer FETÖ'cüler varsa seçim öncesi neden önlem almadınız?
Sandık başkanı ilçe seçim kurulunun görevlendirdiği resmi yetkilidir ve da devlet memurudur. Açılan sandıktan çıkan oyları, herkesin önünde önce kendisi okuyup, sonra çetelesini tutturmuyor mu? Bunu yaparken orada bulunan AKP sandık görevlileri yok mu? Her şey onların gözü önünde yapmıyor olmuyor mu? Öyle ise söyler misiniz FETÖ'cüler nerede duruma müdahale edecek?
Bu arada FETÖ'cü demişken, şu sandık başkanlarının hangi sendika üyesi olduklarını bir yayınlayın görelim.