Bir neslin temsilcisiydi
“Ana dilde eğitim” tartışmalarında, D. Ahsen Batur’un açıklamalarını bir gün erteleyeceğim. Bahri Zorlu Abimizi kaybettik.
A. Yağmur Tunalı, 12 Eylül öncesini anlattığı “Kavga Günleri” nde “Efsanevî Teşkilât: Ülkü Ocakları” başlığıyla şunları yazar:
“En önemlisi tabiî Ülkü Ocakları idi. Zaman zaman kapatılıp yenisi açıldığı için ismi değişse de, en yaygın isim buydu. / Ülkü Ocakları deyince, üniversitelerden, lise ve ortaokullara, şehirlerden köylere kadar yayılmış bir teşkilât akla gelirdi. Memleketin hemen her köşesinde bir Ülkü Ocağı kurulmuştu ve ışığı gece gündüz yanan, harıl harıl çalışan birimlerdi. Muhtemelen fikir hareketi olarak bu kadar yaygın bir teşkilât, tarihimizde görülmüş değildir. Henüz bu çapta yaygınlaşan bir fikir kulübü veyâ derneği de henüz ortaya çıkmamıştır. Yaygınlığı fikirlerinin yaygınlığını da gösterir mi? Elbette gösterir; çünkü, Türk gençliğinin hatırı sayılır bir yüzdesi, Ülkü Ocaklı idi.”
Bahri Abimiz, Ankara’da Hukuk Fakültesi’nde öğrenciyken, 1964’te, Alparslan Türkeş’in ilk seminer verdiği 14 kişinin içindeydi. Ülkü Ocakları’nın ilk genel başkanı Aytekin Yıldırım, ikincisi Ramiz Ongun’du. Bahri Zorlu, Ramiz Ongun’un yardımcısıydı. 12 Mart Muhtırası verilip Ramiz Ongun tutuklanınca, Bahri Zorlu, genel başkanlığı geçici devralmıştı.
Bahri Zorlu, Yozgat’ın Yerköy ilçesinde, 1970’lerin başında, arkadaşlarıyla, Yağmur Tunalı’nın “Kavga Günleri”nde, Ülkü Ocakları genel adıyla bahsettiği, tarihimizde görülmemiş yaygınlığın bir halkasını “Genç Ülkücüler Teşkilâtı” adıyla kuruyorlar. Bütün ortaokul, bütün lise Genç Ülkücüler Teşkilâtında... Genç Ülkücüler üniversiteyi beslemiştir. Anadolu’nun ücra köşelerine kadar Ülkücü Hareket yaygınlaşmasaydı, üniversitelerde “maşalar”ın hâkimiyeti kırılamaz, ülkemiz kesinlikle bir Afganistan örneğiyle karşı karşıya kalırdı. Bir yerlere şirin görünmek isteyenlerin yazdığı gibi, gençler birbirine kırdırılmadı. Çok insan öldü, çok acılar çekildi ama şu gerçek ki Ocaklı halk öncüleri olmasaydı, memleket bir başka şekil alacak, belki bağımsızlığını yitirecekti. (Y. Tunalı bizim o dönem yaşadıklarımızı, hissettiklerimizi, bildiklerimizi, inandıklarımızı bir bir yazdığı gibi, tahlil de etmiştir. Okumak lâzım.)
Bahri Zorlu, Yerköy’de avukatlık yaptı. “Ülkü/ülkücü”yle başlayan bütün yapılarda “ağabey” olarak gençlere kol kanat gerdi. Uzun süre MHP Yerköy İlçe Başkanlığı’nda bulundu.
Babayiğit, kara yağız, gösterişli bir delikanlıydı. Başına köylü kasketini geçirir ve kürsüye çıkar, “Oy benim halkım, oy benim köylüm...” diye başlayan konuşması bütün çarşıdan duyulur, insanlar Bahri Zorlu’yu dinlemek için, meydana koşardı.
Bahri Abi, iki dönem MHP’den Yerköy Belediye Başkanı da seçildi. Sonra Ankara’ya yerleşti. Kalbinden rahatsızdı. Önceki gün, Kızılay’da, İzmir Caddesinde, yere düşüyor ve bir daha kalkamıyor. Yakın zamanda Harun Gülhan arkadaşımızı, ardından Bahri Abimizi yitirdik. Her ikisine de Allah rahmet etsin.
Oğlu Dr. Kürşat Zorlu’nun ABD’den gelişi beklendi. Cenazesi bugün cuma namazının ardından Ankara Karşıyaka Mezarlık Camisinden kaldırılacak.