Bir Kur’ân meali örneği
Sünnîlerin ve Alevîlerin tek “Kitap” üzerinde karar kılmaları şarttır. Yoksa ayrılık tohumu kök salar. Gittiğim cemevlerinde gördüğüm şu:
Cem başlayınca, camide vaizin önüne Kur’ân meallerini açıp nasihat etmesi gibi, dede Kur’ân mealini açıp nasihat ediyor. Mealdeki birinci tercihleri de Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk’ün mealidir.
Alevîliğin bir mektebi yok. Cemlere gide gele âdâb ve erkân öğreniliyor. Cem TV’den perşembe akşamları cemleri, bazı tartışma programlarını takip ediyorum. Allah, Resûl, Kur’ân dillerinden düşmüyor. Bağlama, bilmeyenlerin kafasını karıştırıyordur. Dikkat ederseniz bağlama çalanlar “ilahî” niteliğinde söylüyorlar. Ne olursa olsun, bağlama çalma, âdeme secde, kadın-erkek iç içe semah, Sünnîlerin alıştıkları, bildikleri uyguladıkları, kabullendikleri ritüeller değil... Peki bu ritüeller İslâm dışı mı? Asla “İslâm dışı” diyemezsiniz.
“Kitap” meselesi... Kur’ân-ı Kerîm, İslâm menşeli bütün mezheplerin, meşreplerin kısaca bütün yolların ortak kıymetidir.
Geçmişte Mushaf’ın toplanması üzerinde çok tartışılmıştır. Şu gerçek ki, bazı Alevî zümrelerinde Kur’ân’ın eksik toplandığına dair (Ehlibeyt aleyhine olmak üzere tabiî...) iddialar ortaya sık atılmıştır. (Bizzat karşılaştım.)
Ve şu da zamanımızda gerçek ki, hususiyetle Avrupa merkezli “dinsiz Alevîlik” ortalığı bulandırmaktadır.
Yine şu da gerçek ki, Alevî zümreler, Kur’ân meallerinde seçici davranıyorlar. Kimileri işi aşırıya götürüyor, kimileri mutedili tercih ediyor.
Bazı Alevî dedelerin hazırladığı iddia edilen, 1995’te basılmış, “Alternatif Kur’ân” dedikleri “Kur’ân-ı Hakîm” akıllara sezâ!
Ön sözünde çok açık yazmışlar:
“Âlemlere rahmet Peygamberimizin vefatından sonra saltanat koltuğuna oturanlar Kur’ân’ı kendi düzenlerinin göstergesine çevirdiler. Kur’ân’da bulunması gereken nice nice gerçekleri Kur’ân’dan çıkardılar. Bazı ayetlerin içindeki kelimeleri değiştirdiler. 6666 ayet iddiası ile zamanımıza gelen Kur’ân’ı en sonunda 400 küsur ayet noksanı ile topluma terk ettiler. Şu anda piyasalarda satılan, evlerde saklanan, insanlarca okunan Kur’ân hem ayet olarak noksandır, hem de birbirini tamamlayan ayetler bölünmelere uğramıştır... Bilhassa Emevî saltanatının kılıç tahakkümü ile devam ettirildiği yüz senelik zamanlar içinde Mervan’ın başlattığı Kur’ân tahrifatı son noktaya getirilmiş, Kur’ân ile birlikte mü’minlere emanet edilen Ehl-i beyt’in ilmine asla itibar edilmemiştir.”
Bu iddialarla nereye varılır? Alevî kardeşlerimizin bu sözlere itibar etmediklerinin ayrıca şahidiyim.
Arkadaşımız Mustafa Cemil Kılıç, “Anlamak İçin Türkçe Kur’an (Meal)” ini yeni çıkardı. Kendisi ilâhiyat mezunudur. Ön sözü ve Türkçesi tartışmaya açık olmakla beraber, mealinde eksiltme ve artırma olmamasıyla dikkat çeken bir mealdir. Öğrendim ki, dedeler artık bu mealle ceme başlıyorlar. (Kamer Yay., 0532 385 38 65).