Bir gece ansızın ne olacak?
Böyle gitmemeli. Millî vicdan bir yerde kendini göstermeli ve iktidara demeli ki: "Arkadaş buraya kadar. Sen artık bir az dur ve yerini muhalefete bırak.. Evet, onları beceriksiz olmakla itham edip eleştiriyorsun. Lakin köprünün altından çok sular geçti. Senin performansını uzun yıllardır gördük denedik. Artık onları denemek istiyorum."
Kasaca demokrasi vicdanı, kendini belli etmeli.
Artık herkes biliyor. AKP yıllardır, sürdürdüğü kent politikalarına yenisini katacak değil. Bilinenin ötesinde büyük değişimler de yapacak değil. Geldiğimiz noktada belediyeleri iktidarda kalmanın garantisi olarak görüyor.
"Kayıp edersek Partili Cumhurbaşkanlığı sistemi tartışılır" demeleri sadece bir sistem endişesinin göstergesi değil. Özünde iktidarda kalıp kalmamanın göstergesi olarak algılanıyor.
Eğer halk, iktidara nitelikli bir ders vermezse, kendisinin de bir önemi kalmayacaktır.
Niye?
Çünkü haksızlığı, yoksunluğu, yoksulluğu, işsizliği kanıksadığını göstermiş olacaktır. Bu durumda iktidar, "biz ne yaparsak yapalım halk bizden vaz geçmiyor. Öyle ise rahat olalım istediğimizi yapalım. Nasıl olsa soran yok" diyecek ve Türkiye kilitlenecektir.
Ve çok daha önemlisi, AKP ve MHP halkı sürü olarak görmeye başlayacaklardır. Halkın denetim gücünü üzerlerinde hissetmeyeceklerdir. Bu sebeple seçmen, siyasi yetkiyi dağıtma gücünün kendisinde olduğunu göstermelidir.
Göstermezse?
İşsizlik, fukaralık, adam kayırma, yandaş müteahhitlere dolar kuru üzerinde köprü ve benzeri ihale verme işleri devam eder ve yapılan bunca yanlış meşruiyet kazanır.
ABD ne yapıyor?
Samimiyetle söylüyorum: "bir gece ansızın" PYD'yi tepelesek iyi olurdu. Ancak gelişmelerin seyrine bakılırsa durum lehimize değil. Gittikçe aleyhimize dönüyor ve karmaşıklaşıyor.
Nasıl?
Şöyle!
ABD Başkanı Trump geçtiğimiz günlerde ne dedi; "Suriye'den çekileceğiz?"
ABD karıştı. Trump'a "sen nasıl böyle yaparsın" diye itiraz sesleri yükseldi. Aradan çok geçmeden bir de baktık ki Trump Irak'ta. Suriye'den Irak'a gelen askerî birlikleri ziyaret ediyor. Yaptığı konuşmada: "Burada kalacağız ve buradan yöneteceğiz" diyor. Bölgeden ayrılmayacaklarının masajını veriyor.
Böylece yeni bir denklem ve yeni bir oyun kuruyor. ABD askerleri Suriye'den Irak'a geçtiği sırada yaşanan gelişmeler, kurulmakta olan yeni oyunun işaretlerini veriyor...
Önce Esad güçleri, Türkiye ile PYD arasına asker yerleştirerek PYD'ye kalkan oluyor. Ardından Mısır'daki Sisi yönetimi, hemen Esad ile temas kurmaya başlıyor.
Eş zamanlı olarak sıcağı sıcağına Birleşik Arap Emirlikleri devreye giriyor ve Suriye'de uzun zamandır kapalı bulunan elçiliğini faaliyete geçirdiğini açıklıyor...
Bunların hepsi tesadüf olabilir mi?
Demek ki ABD bilerek boşluk yarattı ve o boşluğu, ABD ile yakın ilişkileri bilinen ülkelerin hiç vakit geçirmeden doldurmaları istendi.
Öyle ise?
Türkiye'nin sıkıştırmaları karşısında ABD, yeni bir hamle yaptı. Bunu yaparken Türkiye'yi memnun etti. Beklentilerini karşılıyormuş gibi davrandı. Ancak hemen sonrasında ortaya yeni bir oyun sürdü.
Şimdi o oyun gereği Türkiye'nin karşısında; Suriye, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan Müslüman kardeşleri var. Böylece ABD dedi ki; "Ey Türkiye, işte ben çekiliyorum. Buyur meydan senin. Bir gece ansızın girebilirsen gir. Bakalım ne göreceksin."
Ne gördük?
Suriye rejimini ve Suriye yönetiminin Arap kardeşlerini ve Mısır'ı gördük.. Daha başkalarını da görebiliriz.
Mevcut konumlanmanın bir de Rusya boyutu var.