Bir de böyle okumalı!
Önümde kitaplar yığılı. Her biri fikir dünyamızın bir tarafına kapı aralıyor.
Ne zamandır Vasfi Babacan'ın büyük emekle ortaya koyduğu "Yunus Emre'nin Risâlatü'n-Nushiyye'si ve Dîvân'ı-giriş-inceleme-metin-dizin" kitabı önümde. (Doruk Yayınları, 975 s.) Yunus diyoruz!.. Son çalışma diyoruz!.. Öyle bir yazı yetmez. Sonra ayrıntılı ele alacağız.
Hafta içinde eski dostlar İsa Kocakaptan ile Cemal Aydın çıkageldiler. İkisinin de Türk fikir hayatında ayrı yeri var. Uzun süredir Kültür Üniversitesi'nde ders veren İsa Kocakaptan'ın Türk edebiyatı ve Türk fikir adamlarına dair çalışmalarını biliyorsunuz. Cemal Aydın, Türkiye'de Fransızcaya hâkim sayılı isimlerden. Cemal Aydın deyince Roger Garaudy (Roje Garodi) (1913-2002) akla gelir. Ünlü Müslüman Fransız fikir adamının 10 kitabını Türkçeye tercüme etti. (Yakın zamanda kendisiyle Yıldız Ramazanoğlu konuştu. "dünyabizim" sitsine girip okuyabilirsiniz.)
İsa Kocakaptan'ın son yayını "Ustalarla Konuşmalar". (Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları, 239 s.)
İsa Kocakaptan, 16 ilim ve fikir adamımızla yaptığı mülakatı bir araya getirmiş. Çok da iyi etmiş. Yoksa mülakatlar dergi sayfalarında kaybolup gidecekti. Bu isimler: Mustafa Necati Karaer, Haydar Sanal, Mim Kemal Öke, Ömer Faruk Akün, Sabir Rüstemhanlı, İsmet Miroğlu, Nejat Diyarbikirli, Ahmet Gürtaş, Ahmet Kabaklı, Tarık Buğra, Turan Yazgan, Sevinç Çokum, Cengiz Özdemir, Lütfü Şehsuvaroğlu, Vahit Türk.
Ne yazık ki, en "İslâmcı" dönemde, "İslâm" tartışmaya açılıyor. Bunun üzerinde "en İslamcılar" ince ince düşünmeleri gerekiyor ama yayınlardan anlıyoruz ki, hiç düşünmüyorlar. Etraflarına bir duvar örmüşler. Kurdukları gettoya İslâmı hapsetmişler, size de "Bu cendereye girin! Girmeye mecbursunuz!" diyorlar.
"Siyasî İslamcı" cendereye karşı Sadık Güner, her katmana hitap eden, "Bu İslâm Kur'an'da Yok" kitabını çıkardı. (Güneralp Yayınları, 671 s.) Kitabın sunuş yazısı ünlü sosyolog Prof. Dr. Zeki Arslantürk'ün.
Prof. Dr. Arslantürk, "Bilim karşısında insanların iki konumu vardır; avam ve havas (ilimde mütehassıs olanlar). Avamın ve havasın Kur'an karşısındaki konumu, Güner'in her iki araştırmasının konusudur." dedikten sonra şu açıklamayı getiriyor:
"Avamın görevi Kur'an'ı anlamak, havasın görevi ise anlayıp yorumlamaktır. Ancak bu görevin avam tarafının ihmali (belki de kasıtlı ihmaline sebep olunması) Kur'an karşısında bütün sorumluluğun havassa ait olduğu sonucunu doğurmuştur. Avamın görevi hatim indirmekten ibaret hale gelmiştir. Daha doğrusu havas dini kendi merkezli kılabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır. Sonuç bilmeyen halka doğru veya yanlış kendi din anlayışlarını 'bana göre' deyip din diye empoze etmişlerdir."
Bu köşede sık sık getirdik. Kur'an'ı dosdoğru anlamak, kendinle sınırlamamak. Bizim meselemiz bu.
Yukarıda ele aldığımız konuyla kısmen bağlantılı bir kitap bir başka kulvarda önümüze çıkıyor. Prof. Dr. Erol Manisalı'nın "Siyasal İslam, Batıcılık ve 'Batılılık' Kıskacında Türkiye". (Tarihçi Kitapevi Yayınları, 96 s.) Kitapta bir bakıma Ak Parti döneminin "İslâm" anlayışı sorgulanıyor.
Okumak lâzım.