Bilardoyu sever misiniz?
Siyasal olaylara bakıyorum. İnce taktikler, derinlemesine hesaplar gerektiriyor.
Tıpkı bilardo oyunu gibi.
Öyle bir taktik izleyeceksiniz ki, istekayı gövdesine vurduğunuz top, vurmanın etkisiyle bir başkasına çarptıktan sonra sizin istediğiniz hedefe yönelecek.
Kazanmanın yolu bu.
Hem beceri istiyor, hem akıl. Pratik zekâyı da ilave etmeyi unutmayınız lütfen.
Bunları neden yazıyorum biliyor musunuz?
Söyleyeyim: Yarın 28 Şubat.
Postmodern darbenin yıldönümü.
28 Şubat’ın kudretli iradesi istekayı hangi topa çarptıysa seken top bugün kendilerini vurmaktadır. Hem de öyle vurmakta ki, gürültüsü en az onlarınki kadar etkili olmaktadır.
Az değil; tam 12 yıl geçmiş aradan.
Türkiye 12 yılda kaç hükümet değiştirmek zorunda kaldı düşündünüz mü?
Türk toplumu ne zorluklara, hangi buhranlara katlandı hatırlıyor muyuz?
Ya milli kayıplar?
Listeyi çoğaltabiliriz...
Elbette asıl soru bu değil.
Asıl soru şu: O gün istekayı elinde tutanların son atışıyla Türkiye’nin siyasal gidişatını, uluslararası yörüngesini nasıl değiştirdiğini bunca zaman sonra fark edebiliyor muyuz?
Mesela merkez sağ çöktü.
Hani AP-DYP geleneği?
Yok.
Peki, 28 Şubat sonrasının hem savunucusu ve hem de toplumsallaştırıcısı olan DSP nerede? İktidardan, öyle bir indi ki yerinde yeller esiyor.
ANAP’a bakınız.
O farksız mı?
28 Şubat süreci, kurumsallaşma yolunda önemli gelişmeler gösteren Türk siyasetine makas değiştirtti.
Yeni kahramanlarımız arasında Davos fatihi eski İstanbul belediye başkanlarından Recep Tayyip Erdoğan var.
BOP Eşbaşkanı olduğunu söylüyor.
İktidara geldiği 2002’den bu tarafa Türkiye’nin geçirdiği değişime bakar mısınız?
Bizden neleri aldı ve yerine neleri koydu söyler misiniz lütfen.
Değişen Anayasa maddelerini düşünün.
AB ve ABD’ye verilen tavizleri alt alta yazınız.
Özelleştirmeleri, satılan maden alanlarını, kaybolan kırmızı çizgileri, Kıbrıs’ı, Kuzey Irak’ı vb. bir hatırlayın lütfen.
Şimdi bir kere daha sormanın zamanı geldi.
Sahi şu 28 Şubat postmodern darbesi niçin yapılmıştı?
Ülkeyi gericilerin elinden kurtarmak ve Atatürk Türkiye’sini irticanın elinden almak için...
Kurtardı ve aldı mı?
28 Şubatçıların sektirdiği taş, ilk çarptığı Erbakan kalesini çatlattıktan sonra, fiziksel etki yaratarak, içinden yepyeni bir iktidar yarattı. İşte o iktidar ve gücü şimdilerde Ümraniye bağlamında kimilerinin kafasına taş olarak düşüyor.
Ne hazin bir durum.
Gelinen noktaya baktığımızda, Atatürkçülüğün, onun kurduğu ulus devlet modelinin, liberal darbeler altında, en son Meclis’te Kürtçe şovuna kadar dayandığı artık herkesin malumu.
28 Şubat sürecinin yarattığı iktidar, muhalif partilere “Sivas’ın ötesine geçemezsiniz” diyerek kendisiyle övünüyor. İşsizlik artıyor, yolsuzluk meşrulaşıyor.
Artık haksızlık “hak” sayılıyor.
Milli değerler, toplumsal bütünlük, milli hasletler “statüko” veya “tabu” sayılarak, “değişim” pratiğinde ve “pembe devrim” adına yıkılıyor.
28 Şubat’tan bu tarafa Türkiye’nin geldiği durum budur.
Şu 28 Şubat’ı planlayan Atatürkçü arkadaşlar, “sonsuza dek sürecek” diyor.
Nereden başlamıştık?
Bilardodan.
Müthiş oyun değil mi? Ne dersiniz?