Ben eski vesayetçi demokrasiyi özledim...
“Sayın Başbakan ülkeye çok büyük hizmetler etti” diyor yandaş yazar ve açıklamasını sürdürüyor. Neymiş o büyük hizmetler?
Efendim kendileri demokrasiyi ülkemize bahşetmişler.
Bahşetti dedikleri demokrasiyi günlerdir Gezi Parkı meselesiyle birlikte bütün dünya görüyoruz. Bütün Avrupa ve gelişmiş ülkeler ile birlikte BM, çağrı üstüne çağrı yapıyor.
Onun “bahşettiği” demokrasi bu.
Doğrusunu söylemek gerekirse ben eski demokrasiyi özledim. Özellikle milliyetçilere kapılarını kapatmış olan o çok eleştirdiğimiz eski basını da özledim. Varsın o vesayet tepemizde dursun. Hiç olmazsa eleştiriyorduk. Aklı başında söz söylendiğinde anlayanlar çıkıyordu karşımıza. Varsın ikide bir irticadan bahsetsindi. İşte irticacı geldi ne oldu? Eskiden “ah şöyle olsaydı keşke” deyip de bunların sayesinde kavuştuğumuz ne var? Ne getirdi topluma fazladan? Üç getirdiyse onbeş almıştır.
Bankaların satışı..
Devlet kurumlarının özelleştirme altında hebası.
Yargının siyasallaşması.
Ekonomik çıkar gruplarının ihyası.
Talan..
Sınırlı özgürlük. Sınırsız iktidar isteği.
Yalan söyleyen rantiyeci, yandaşlar grubu. Dinin açık ve net olarak politikaya alet edilişi ve din üzerinden toplumu sömürme. Buradan algıları yönetme.
Devlet yatırımlarının ortadan kaldırılması. Sanayi sektöründe döneme adını verecek tek bir yatırım yapılmaması. Bunun sonucunda işsizlik. Eğitimin yaz-boz tahtasına çevrilmesi.
Ülke topraklarının satışı. Sit alanlarının rantiyeye açılması. Deniz kıyısına 500 metreye kadar olan korumanın 150 metreye indirilmesi.
PKK’nın siyasallaşarak vergi toplayan, ekonominin parçası haline getirilmesi. İşlediği suçların yok sayılması.
Say say bitmiyor. “Vesayetsiz” dedikleri sözde demokrasiyle gelen bu işte.
Aslında arayıp da bir türlü kavuşamadığımız “büyük demokrasi?” bu muydu?
AB ülkelerini dolaşa dolaşa onlarca imza ve protokolle kavuştuğumuz demokrasi ve bu demokrasinin seviyesi bu mudur? Yemin ederim ben eski demokrasiyi geri istiyorum. Tayyip ve arkadaşlarının getirdikleri demokrasi kimin olursa olsun.
Hatırlayın! Biz o dönemde Demirel için neler yazdık, söyledik. Ecevit’i “bitli, yıkanmaz” ilan ettik. Özal’ı hangi kılıklara soktuk.
TV kanallarında öyle skeçler yaptık ve başta başbakanlar olmak üzere öyle politikacılar eleştirdik ki bugün o söylediklerimizin ve yazdıklarımızın binde birini asla yazamayız ve söyleyemeyiz.
“Vesayetsiz” dedikleri Tayyip demokrasisinde yargıya talimat veriliyor?
“Vesayet demokrasisi” dedikleri süreçte (darbe dönemleri hariç) böyle bir durumun varlığından söz etmek oldukça güç. Hele bir başbakanın ağzından “yargıya söyledim” lafını duyan, yazan, işiten varsa beri gelsin.
Şu hale bakar mısınız? Uygulanan şiddete dikkat eder misiniz lütfen?..
Son on günlük olaylarda 4 kişi hayatını kaybetmiş, 600’ün üzerinde polis, 63’ü ağır 5 bine yakın vatandaş yaralanmış, milyarlarca liralık zarar ortaya çıkmış.
Kimin ne demokrasisidir bu?
Ben vesayetçi demokrasiyi istiyorum. Onu eleştiririz. İtiraz ederiz ama zaman içinde geliştiririz. Zaten öyle yaptık ve öyle olmuştu. Gelişe gelişe belirli seviyeye ulaşmıştı. Ta ki bunlar gelip her şeyi “yapıyoruz” diyerek yıkana kadar.