Baş memurluk yönetimi

Bütün ülkenin nutku mu tutuldu ne? 80 milyonun gözü önünde seçimle iş başına gelen bir başbakanı, Cumhurbaşkanı makamına çağırıyor ve görevden el çektiriyor...

Yetmiyor iktidar partisine de ayar veriyor... Kimin genel başkan olacağını bildiriyor ve o kimse anında hiçbir itiraz olmadan genel başkan oluveriyor.

Bunun demokrasiyle izahı olabilir mi? Ve bu parti bize demokrasi getirebilir mi?

Türkiye tek kişiye mahkûm olmuş durumda. Bütün devlet kurumları ona çalışıyor. Bütün iktidar gücü ona çalışıyor... Türkiye'nin yönetim şekli değişti. 22 Mayıs AKP kongresi sonrasında atanacak yeni başbakandan sonra, tepesinde anayasal yetkilerini aşmış, kendisine yeni görev tanımı yapmış bir cumhurbaşkanının öncülüğünde tek kişinin fiili yönetimidir...

Yaratılan duruma bakar mısınız?

Yürürlükteki anayasaya göre seçilmiş, ona göre görev yapması gereken Cumhurbaşkanı, seçimle gelen başbakanı, makamına çağırarak görevden uzaklaşmasını sağlamıştır.

Neden?

Başbakan hakkında Meclis Araştırması mı var?

Yönettiği ülkeyi zora sokacak bir suç mu isnat edildi?

Gensoru verildi de Meclis suçlu mu buldu?

Gizli uluslararası anlaşmalar yaparak vatana ihanet mi etti?

Hayır! Bunların hiç biri değil.

Öyle ise neden görevden el çektirilmesi için saray üzerinden baskı kuruldu?

Bu nasıl parlamenter, sistemdir? Bu nasıl bir yönetim şeklidir? Hukuki kaynağı olmadan bir kimseyi fili durumla görevden uzaklaştırmak siyasal sistemi yok saymak değil de nedir?

Bir kişinin istekleri, bir partinin istekleri, bir partinin istekleri bir kişinin istekleri oluyor, kişi dilediğini dilediği gibi yapıyor, anayasal kurumlar ve demokrasinin sahibi olduğu varsayılan ülke bunu seyrediyor. Seçmenden en ufak bir itiraz gelmiyor...

Bir şey daha: Onca yasadışılık ve fiili durum karşısında siyasal sistemin hiçbir mekanizması çalışmıyor. Peki, ülkeyi Kim Jong-un gibi biri yönetmeye kaksaydı, ortalığı toza dumana katsaydı, biz bu adamı nasıl kontrol edecektik? Siyasal sistemin ve mevcut hukuk düzeninin hangi kurumu böyle bir sapkından ülkeyi koruyacaktı?

Görülen o ki hiçbiri koruyamayacaktı...

Düşünsenize "Cumhurbaşkanları vatan hainliği dışında yargılanamaz" hükmü anayasaya ait.

Ne demek bu?

Cumhurbaşkanı dilediği kadar yetkilerinin dışına çıksa da, istediği kadar hukuk dışı davransa da fark etmez. Yeter ki vatan haini olmasın.

Bu durumda kim devlet gücünü ele geçirirse, isterse sistemi değiştirebilir. Rejimi silip atabilir. Atıyor zaten..

Meğer bu ülkede rejimi yıkmak çok kolaymış...

Biz de demokrasimizin güçlü olduğunu sanıyorduk...

Parlamenter sistemin kendini koruyan mekanizmaları var biliyorduk.

Halkımız buna müsaade etmez, özgürlükleri tek kişiye feda etmez, diye tahmin ediyorduk; ama görülen o ki rejim, halkın umurunda falan değil.

Buradan çıkarılacak bir başka sonuç da şudur: AKP demokrasiyle uyumlu bir parti değilmiş... AKP'nin kurumsal ve tüzel kişiliği, tek kişinin boyunduruğu altındaymış... Ve AKP bir parti olmaktan çok bir cemaatmiş...

Şunu indir; diyor kişi, indiriveriyor.

Şunu başkan yap; diyor yine aynı kişi, sorgusuz sualsiz yapıveriyor..

Böyle bir partiden demokratik kişilik beklenemez. Ve böyle bir parti, demokrasiyi yönetemez.

Yönetmemeli.

Bu tür partiler, kişilerin insafına göre biçim alan, tüzel kişiliği gelişmemiş, özgün kişilik oluşturamamış partilerdir.

Lider partisidir. Lider demokratsa; parti de demokrat, lider otoriterse; parti de otoriter davranır.

İşte bu sebeple liderin isteklerine uygun olarak Davutoğlu sonrası, anayasada tanımı yapılan bir başbakan yerine, cumhurbaşkanının baş memuru durumunda olan bir başbakan ortaya çıkacaktır. Seçimle gelen başbakan yerine, atamayla gelen başbakanın tek görevi, anayasadan doğan yetkilerini cumhurbaşkanına devrederek kendisini baş memur gibi görmesi olacaktır.

Anayasaya göre cumhurbaşkanının sorumluluğu yoktur. Bu durumda önemli soru şudur: Hükümetin icraatlarının siyasi sorumluluğu kimin olacaktır?

Yazarın Diğer Yazıları