Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Dr. Fatma ÇELİK
Dr. Fatma ÇELİK

Baroların haklı tepkisi!

2 Eylül tarihinde yapılacak adli yıl açılış törenine davetler Yargıtay tarafından yapılmaya başlandı. Yalnız, Yargıtay davetlileri yargıyı temsil eden mercii binasına değil, yürütmenin evine davet etti. Yani Beştepe'ye, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne…

Aslında yargının yürütmenin kalesi olan Beştepe'de toplanmasına son birkaç senedir aşinayız. Ancak sağlıklı işleyen yargı sisteminin olmazsa olmaz üç unsurundan (iddia, karar ve savunma) biri olan savunma makamı, bu vaziyeti gelenek haline dönüştürmemeye ve olağan hale getirmemeye kararlı.

Yani en azından il baroları tek tek kararlı da Birlik başkanın bu yıl tutumu biraz daha farklı. Malumuz Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, daveti kabul edenlerden.

Son zamanlarda tepki çeken bazı tutumları bulunsa da Feyzioğlu'nun önceden yaptığı konuşmalar ve içerikleri malum. Mevcut Cumhurbaşkanı'na salonu terk ettirmişliği dahi var. O açıdan, törene katılmasını desteklemesem de konuşmasının içeriğini öğrenerek, törenden sonra yorum yapmakta fayda var… Zira, Feyzioğlu, geçen yıl adli yıl açılış töreninin Beştepe'de yapılmasını ve Barolar Birliği'nin konuşmacı olarak bulunmamasını eleştirdiğim yazımın ardından beni aramış, "mücadeleye devam" demişti. Bu sebeple umuyorum ki, adalet mücadelesini sürdürüyordur…

Ancak şunu da belirtmek gerek tabii; törene tepkilerini koyan bunca Baro ve avukat varken, zannedersem Feyzioğlu, törene yalnız kendisini temsilen katılmaktadır ve yapacağı konuşma kendisinin duruşunu ortaya çıkaracaktır…

Gelelim Barolara…

Genel olarak törenin Beştepe'de yapılmasını eleştiren Baroların cevaplarının hepsi şüphesiz ki haklı tepkiler içeriyor. Ancak, İzmir ve İstanbul Barolarının Yargıtay Başkanlığına verdiği cevaplarından alıntıladığım şu kesitlere kulak vermekte özellikle fayda görüyorum…

İZMİR Barosu'nun Yargıtay Başkanlığı'na hitaben şu ifadeleri:

"Bize kalırsa, siz de o salona gitmeyin. Çünkü yapacağınız konuşmada muhtemelen, yargının bağımsızlığından ve tarafsızlığından bahsedeceksiniz. Hak mücadelesi veren binlerce kişinin cezaevlerinde olduğunu bilmenize rağmen; kişi özgürlüğü ve güvenliğinden, ifade özgürlüğünden, adil yargılanma hakkından, basın hürriyetinden dem vuracaksınız. Kimseden emir ve talimat almadığınızı, hukuktan üstün hiçbir şey tanımadığınızı, üstünlerin hukukunu reddettiğinizi, üstüne basa basa tekrarlayacaksınız. Peki nerede? Yürütmenin başının yaşadığı sarayın salonunda."

İSTANBUL Barosu'nun yine Yargıtay Başkanlığı'na hitaben şu ifadeleri:

"… adli yıl açılışı için tercih edilen mekan, basit bir konum tayini değildir. Bu tercih, Yargıtay gibi köklü bir hukuk kurumsallığının tartışmada durduğu yeri belirlemesi bakımından son derece önemlidir. … Başkanlığınızın, Yargı Tarihi içinde nasıl anılacağı, tam da bu dönemlerde vereceğiniz kararlarla tayin edilecektir."

Yargıtay Bakanlığına bir çağrı niteliği taşıdığından bu iki baronun ifadelerinin önemle üzerinde durdum. Ancak…

ADANA Barosu'nun "Yargı ve adalet konularındaki programlar yürütmeyi temsil eden, hatta demokratik olmayan şekilde tek adam rejimiyle tüm yetkileri elinde bulunduran partili Cumhurbaşkanı ev sahipliğinde yapılamaz" tepkisi;

ANTALYA Barosu'nun "Yargıya duyulan güveni dibe düşüren, hukuku ve yargı bağımsızlığını hiçe sayan bir anlayış ile mekansal sorumluluğu bile paylaşmayız" serzenişi;

Bu yazıyı yazdığım dün öğren saatine kadar davete icabet etmeyeceklerini açıklayan MUĞLA, AYDIN, ORDU, BURSA, VAN, KOCAELİ, ANKARA, MERSİN, ŞANLIURFA, ESKİŞEHİR, BALIKESİR, HATAY, DÜZCE Baroları ve sayılarının arttığını tahmin ettiğim, yargı töreninin Beştepe'de yapılmasına tepki gösteren baroların her birinin cevabında;

Önemli ve haklı tepkiler var…

Sözün özü şu ki; yargı, her türlü eylemini hukukun üstünlüğünü gözeterek, hukuka güveni zedelemeyecek şekilde gerçekleştirmeli. Yargı mensupları açısından mesele, "yargı bağımsızdır" demek değil; yargının bağımsız olduğunu hissettirmek. Ancak yargıya dair törenler, yürütmenin "sarayında" yapıldıkça, ne yazık ki bu hissin vatandaşa geçmesine imkân yok.

Yazarın Diğer Yazıları