'Bağımsız Türk yargısı' karar veriyor arkadaşlar!
Gezi Parkı Olayları durup dururken 6 yıl sonra mahkemeye taşındı. İkisi tutuklu 16 "sanık" muhakeme ediliyor. Bu sanıklardan "Kızıl milyarder" sıfatıyla bilinen Osman Kavala olayların organizatörü ve finansörü olarak tutuklanmıştı. Bir yılı aşkın, iddianamesi beklendi. 657 sayfalık bir iddianame hazırlanmış. Nihayet mahkeme başladı.
Daha önce Mart 2014'te 26 kişi hakkında "örgüt kurmak ve yönetmek" suçlamasıyla dava açılmış; İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi Nisan 2015'te bütün sanıkların beraatına karar vermişti.
2017'de yeniden dava açıldı ve "ele geçirilen" iki kişi tutuklandı. Bu yeni dava herkesi şaşırttı.
Davacı olmadan dava açılmayacağına göre, baktım, 746 kişi davacı. Başta R. T. Erdoğan var. 61. hükûmetin bakanları Bülent Arınç, Ali Babacan, Beşir Atalay, Bekir Bozdağ, Emrullah İşler, Binali Yıldırım, Muammer Güler ve Ahmet Davutoğlu da sıra sıra davacı olmuşlar.
Aklıma gelmiyor değil; tutuklama pazarlık için mi?
Biliyorsunuz İstanbul Büyükada'da "İnsan hakları savunucusu" olduklarını söyleyen sekiz kişi tutuklanmıştı.
Sonra Almanya mı, başkaları mı, devreye girmiş, "Artık bırakın arkadaşları!" ısrarı sonucu hadi hatırınız kalmasın diye bırakılmışlardı.
Ayrıca Alman vatandaşı olan Deniz Yücel, Almanya'nın "ricası" üzerine bırakıldı. Bir gün önce Almanya'da bulunan Binali Yıldırım "Bırakılacağını umuyorum." deyivermişti! Ve "umduğu" gibi oldu.
Rahip Brunson meselesi... O biraz zorladı. Önce "sağlığını" falan sebep gösterdiler, hadi evinde hapis yat dediler. Sonra, "gizli tanıklar"ın ifadelerini değiştirmeleri sağlandı ve Rahip bırakıldı.
NASA'da çalışan ABD vatandaşı bir Türk tutuklanmıştı. Trump'ın ricasıyla o da serbest.
Japonya'da R. T. Erdoğan'ın Trump'la görüşme öncesinde ABD'nin İstanbul Konsolosluğu'nun güvenlik görevlisi Nazmi Mete Cantürk'ün ev hapsi kaldırıldı.
Sonra Osman Kavala ve diğerlerine geldi. Bu Gezi Olayları davasından bir şey çıkarabileceklerini, bir organizasyon olduğunu ortaya koyabileceklerini sanmıyorum.
Zamanında Gezi Park'ında neler olduğunu gittik gözledik... Kendiliğinden geliştiği, içine karışan bazı aşırı sol örgütlerin kışkırtmak için fırsat kolladığı, zaman zaman büyük zarar verdiği bir hâdise... Yıkımlar var, ölümler var. Bunların failleri bulunmalıydı.
Reis, herkesin kendisini çok sevdiğini, çok takdir ettiğini düşünmüş olmalı ki, başbakanlığında böyle büyük"halk gösterileri"ni bir türlü hazmedemedi.
Ak Parti'nin aykırı sesi İstanbul Milletvekili Avukat Mustafa Yeneroğlu, bir tivit attı, "Osman Kavala vs. ile ilgili iddianameyi okudum. Kavala'nın 'Hükümeti devirmeye yönelik bir kalkışma olarak gezi olaylarının organizatörü, yöneticisi veya finansörü' olduğuna dair maddi kanıtlar bulamadım." dedi.
Mustafa Yeneroğlu, diğer tutuklu Yiğit Aksakoğlu ile ilgili tivitinde de, "Kavala ile herhangi bir irtibatı ve tanışıklığı dahi olmayan ve isnad edilen suçlarla ilgili de maddi kanıt sunulmayan bir kişinin tutuklu yargılanması izaha muhtaç." diye yazdı. (Ve, Aksakoğlu serbest... Sıra Kavala'da...)
İstanbul yenilgisinin, Ak Parti'de "adalet" anlayışına bir etkisi olabilir mi?