B.Ü. kurtarılmış bölge mi?
"Boğaziçi Üniversitesi kurtarılmış bölge mi?" diye sormadan edemiyor insan. Üç akademisyen, bölücü bildiriyi imzalamalarının ötesinde ısrarla bildiriyi savundukları için tutuklandılar. Kimse ayağa kalkmadı, Boğaziçi'nin bazı hocaları ayağa kalktılar. Bazı öğrenciler de peşlerine taktılar. Hâlbuki Mimar Sinan Üniversitesi'nin bir öğretim üyesi de tutuklanmıştı. O üniversite de, Boğaziçi gibi devlet üniversitesi. Neden bir ses duymadık?
Tutuklamalara, soruşturmalara itiraz edenler lütfen ama lütfen 1128 imzalı o meş'ûm bildiriyi bir daha ama bir daha okusunlar.
Burada iki gün önce bildirinin özünü verdik. Tekrar tekrar yazmak istemiyorum. Bildirinin iler tutar bir tarafı yok. Entelektüel hissiyatını taşıyacak bir ağırlıktan da bahsedemeyiz. Doğrudan doğruya taraf olmuşlardır. Doğrudan doğruya PKK militanlarına moral aşılamak, cesaretlendirmek, "Yürü yavrum arkanda biz varız." demek istemişlerdir. Aksini iddia eden, "fikirlerini söylemişlerdir." diyen varsa hangi platformda olursa olsun çıksın karşıma, tartışalım! (Gülay Hanım, eğer fikirlerini söyledikleri iddiasındaysanız -en çok imza sizden- teklifime siz de dâhilsiniz!)
Elbette farklı düşüneceğiz. Hatta PKK'yı da savunabilir, bölücüleri haklı görebilirsiniz. Burada fikirler değil eylemler savunuluyor!
Marxistlikten gelenler, nereye çeksen oraya giden liberalliğe soyunanlar PKK'ya evrildiler. Komünizm yıkıldı, boşta kalmayalım, etnikçilik alalım, dediler; çünkü yükselen değer mikro milliyetçilik-ırkçılık! Ha komünist olmuşsun ha etnikçi-ırkçı... Hedef ülke bütünlüğü, millî birlik, Türk çatısı... (Türk'ü burada sakın etnik zemine oturtmayın! Kaybedersiniz. "Türk", Türkiye'de yaşayan herkesi üst kimlik olarak içine alır. Siyasî İslâmcılar da hotlamasın oradan! Milletin-ümmetin adını başka türlü koyamazlar.)
Boğaziçi üzerine epey yazdık. Bu üniversite başta olmak üzere birçok üniversite masaya yatırılmalıdır. Bu üniversite ve başka üniversitelerdekiler PKK'ya yanaşma cesaretini nereden alıyorlar? Bunun kaynağına inilmelidir. Benim şüphem bu üniversitelerde çekirdek bir örgüt var ve öğrencileri kışkırtıyor, öğretim üyelerini yönlendiriyor.
Boğaziçi'ndeki iki bomba düzenekli arabanın bulunmasını "tesadüf"le açıklayabilir miyiz? Vardır demiyorum, benim aklıma gelen birçok kişin aklına geliyordur, bir örgütlenme olabilir mi? Şu zamanda, hiçbir iddia göz ardı edilemez. (Savcılığın da, PKK'yı destekleyen bildirinin çıkış ve örgütlenme yeri olarak Boğaziçi'ni işaret ettiğini yazmıştım.)
Meğer YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç rektörlüklere bir yazı göndermiş ve PKK destekçileri hakkında gerekli muamelenin yapılmasını istemiş:
"Bir grup öğretim elemanı yayınladıkları bildiriyle devletimizin ülkemizde sürmekte olan teröre karşı mücadelesini katliam ve kıyım olarak nitelendirmiştir. Üniversiteniz kadrolarında bulunan ve mezkûr bildiriyi imzalayan personel hakkında gerekli işlemin başlatılmasını ve başkanlığımıza bilgi verilmesini rica ederim."
Hangi üniversitede "işlem" başlatıldığını bilemiyoruz. Ama Boğaziçi'nde YÖK'ün direktifinin hesaba katılmadığı anlaşılıyor ki bazı öğretim üyeleri ve öğrenciler örgütlenip yürüyüşe geçebiliyorlar, PKK bildirisini imzalayanlara destek çıkabiliyorlar.
Boğaziçi "kurtarılmış bölge" görüntüsü veriyor.
Gülay Rektör, iyi niyetinizin istismar edildiğini düşünüyor musunuz?