Azerbaycan-Anadolu Halk Kültürü değerlerinin mukayesesi
Türkçe, Türk soylu 200 milyondan fazla insanın konuştuğu bir dilin genel adı olup boy adlarına bağlı olarak adlandırılmıştır. Azerbaycan Türkçesi Türk Dilinin Batı Türkçesinin doğu sahası içinde yer alan ağızlar topluluğu ve bu saha içinde gelişen yazı dili koludur. Gerek Azerbaycan gerekse Anadolu Türkçesi aynı kökten gelmektedir.
Rusya’da Bolşevik devrimine, İran’da baskı politikalarına karşın Anadolu ile Azerbaycan arasındaki kültür diyaloğu bütün engellemeler aşılarak korunmuştur.
Azerbaycan’daki âşık mekteplerinin benzerlerinin Anadolu’da âşık kolları olarak varlığını sürdürdüğünü söylemek yerinde bir saptamadır.
Anadolu ve Azerbaycan âşık mekteplerini birleştiren Ahıska-Çıldır âşık muhiti, Türkiye’nin Çıldır kazası ile şu anda Türkiye sınırları dışında kalan Ahıska yöresini kapsar. Ahıska’nın uzantısı olan Akbaba da aynı âşık muhiti içindedir. Akbaba’da doğan Âşık Nesip ise Bu yörede Türkçe şiir söyleyenlerin ileri gelenlerindendir.
Azerbaycanlı âşıklar Atışmada bilgi ve becerisini gösterir. Herbe-Zorba denilen bu ilk bölümde âşık hangi ayağı açmışsa diğeri de aynı ayakta devam ederek ustalığını sergiler.
Lezbi Ehmed: Senin adın Dede Gasım,
Yandıracam oda, Gasım.
Lezgi Ehmed’in elinden
Gideceksin dada, Gasım.
*
Hesde Gasım: Ehmed belini dağaver,
Gel hirsine gadağa ver.
Gutarsan Heste Gasım’dan,
Bir ye, beş sadaga ver.
biçiminde süren herbe-zorba’dan sonra deyişmede tecnis yani cınas sanatının gösterilmesi esastır. Zaten Azerbaycan âşık şiirinde âşığın hüner göstereceği bölüm burasıdır.
Âşıklar bir birlerini alt edemezlerse gıfılbend yani Anadolu halk şiirindeki muamma bölümüne geçilir.
O nedir ki, silinmezdir garası?
O nedir ki, heç tapılmaz çarası?
Ne gederdi yerle göğün arası,
Lezgi Ehmed bu defteri yazar, hey!
*
O ürekdir, silinmezdir garası,
O ölümdür, hec tapılmaz arası,
Yüz doksan min ildir yerle göğün arası,
Hesde Gasım o defteri pozar, hey!
biçimindeki atışmalarla tamamlanır”
Azerbaycan âşıkları Üstad Âşıklar, İfacı Âşıklar, El Şairleri gibi sınıflara, ayrılır.
Üstad âşıklar, sanatlarının zirvesinde olan aşıklardır. İyi saz çalarlar; çoğunluğu badelidir.
İfaçı Aşıglar, usta âşıkların deyişlerini okuyan âşıklardır.
El Şairleri: Doğaçlaması olmayan fakat saz eşliğinde kendi yazdığı şiirleri okuyan halk şairleridir.
Anadolu’da âşık şiiri saz çalan ve doğaçlama şiir okuyan, badeli âşıklar, kalem şairleri ve usta malı deyişler okuyan âşıklar gibi özde benzer biçimde tasnif edilmektedir.
Çok usta olmayan âşıklar düz atışma yaparlar. Murat Çobanoğlu, Reyhanî, Şeref Taşlıova, Selmanî, Semaî, Davut Sularî gibi usta âşıklarsa taşlama-takılma, soru-cevap (Atışmalı çözümlü muamma), lebdeğmez (Dudak değmez) gibi ustalık gerektiren biçimlerle atışırlar. Ayak açma Azerbaycan’dakine benzer biçimdedir.
Reyhanî: Selmanî:
Şu devr-i âlemde aşka düşersin
Bu dünyada hayr-ü şerri bilmezsen
Alışır tutuşur yanar gidersin
İnsan olmayarak döner gidersin
Cehenneme soğuk soğuk girilmez
Eğer bu dünyada arzun almışsan
Ya ateş gidersin ya nar gidersin
Sönmüş ateş gibi söner gidersin
biçiminde Reyhanî’nin açtığı ayak üzerinden atışma yapılmıştır.
Ustalık gerektiren ve (B,P,M,V,F) dudak ve diş-dudak eslerini kullanmadan yapılan atışmada:
Ârifî Dadaşoğlu
Ey arkadaş yar karşına gelince
Derde düşenlerin haline yazık
Kendi gözleriyle gör yarasını
Yetiş ilaç ile sar yarasını
Onun aşkı seni derdi salınca
Eğer dostun sana atarsa kazık
Gerçekten anlarsın yar yarasını
Ne acı ne yaklaş sor yarasını
biçiminde gerçekleşmektedir.
Azerbaycan'da Doğup Azerbaycan ve Türkiye'de Tanınan önemli âşıklar bulunmaktadır. Bunlardan, hakkında halk hikâyesi oluşmuş 16.yy. âşıklarından Gurbani, 17. Yüzyıl başlarında yaşayan:
Gece gündüz gan ağlaram
Göz yaşım ümmane getdi
Şirin canım yar yolunda
Olmağa gurbana getdi.
gibi Anadolu Türkçesine yakın söylemleriyle tanınan ve hayatı etrafında halk hikayesi oluşmuş Tufarganlı Aşıg Abbas, 18. yüzyıl aşıklarından Güney Azerbaycan'ın Tikmetaş köyünden olup hayatı etrafında halk hikayeleri teşekkül eden ve Türkiye’de de çok tanınan Heste Gasım ve Aşıg Elesger Azerbaycan Aşık Şiiri'nin klasiklerindendir.
Âşıkların anlattığı halk hikâyelerine Azerbaycan’da destan denilmektedir. Bunların hikâyelerden farkı nazım nesir bir arada olmaları ve Anadolu’da olduğu gibi manzum kısımlarının saz eşliğinde söylenmesidir. Bu yönü ile Anadolu’da halk hikâyesi anlatma geleneği bire bir uymaktadır.
Halk hikâyesini anlatan âşıklar şiirlerin ustad âşıklara mahsus olduğunu vurgulamak için hikâyedeki şiirlere ustadnâme demişlerdir. Böylece ustadnâme kendi kendiliğinden bir terim haline gelmiştir. Azerbaycan âşık edebiyatında ustadnâme usta nasihati anlamındadır.
Anadolu Âşık Edebiyatındaki yaşnamelerin benzeri Azerbaycan’da vücutname adı ile bilinmektedir. Yaşnameler, insan ömrünün başlangıcından sonuna kadar yaşam yolunu yıllar üstünden betimleyen şiirlerdir.
Mahnı-Mani biçimi Azerbaycan ve Anadolu halk kültürü ürünleri arasında konu ve biçim yönünden en fazla benzerlik gösteren türlerdendir.
Yergi içerikli gelin kaynana manilerinde de ağır yergiler içermesi açısından: Azerbaycan’da Kaynana:
Gelin geldi han geldi
Evleri yıhan geldi
Elinde iki ülgüç
Başımızı gırhan geldi
Gelin:
Gaynanasan, gazı değilsen
Sandıg tulası, tazı değilsen
Guyruğun bula, yat yerinde
Sen ki gelinden razı deyilsen
Anadolu’da Kaynana:
Evin üstü kiremit
Nerden gelir bizim it
Akşam oğlum gelince
Ben veririm binbir fit
Gelin:
Dama serdim kilimi
Çek kaynana dilini
Akşam oğlun gelince
Kırar kambur belini
gibi önemli benzerlikler göstermektedir.
Azerbaycan-Anadolu halk kültürü değerleri arasındaki en büyük benzerliğin aynı atalar kültüne sahip olmamız nedeniyle atasözlari arasında olduğu görülmektedir. Azerbaycan’da:
Ac toyug yuhusunda darı örer.
Anadolu’da:
Aç tavuk rüyasında kendisini darı ambarında görür.
Azerbaycan’da:
At öler meydan galar, igid öler ad san galar.
Anadolu’da:
At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır.
gibi bire bir benzeyen atasözlerinin yanı sıra, içerik olarak büyük benzerlikler gösteren atasözleri de bulunmaktadır.
Azerbaycan’da:
Ete pul vermez, küftenin büyüyünden yapışar.
Anadolu’da:
Üç kuruşa beş köfte olmaz.
gibi atasözleri bunlardandır.
Tapmacalar (Bilmeceler) sözlü halk edebiyatının en eski ve en önemli türlerinden biridir. Dilden dile, nesilden nesle aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. Azerbaycan’da:
Dört derviş bir guyuya su töker. (inek emceği-süd)
Anadolu’da:
Dört tatar, bir kuyuya taş atar. (İnek memesi)
Anadolu bilmecelerinde olduğu gibi Azerbaycan bilmecelerinde de yer adlarından sık sık söz edilir.
Burdan vurdum kılıncı
Mısır’da oynar ucu (Yıldırım)
Ne burda var ne orda
Doludur Nahçıvan’da (Duz-tuz)
Azerbaycan Halk Kültürü Değerlerini Anadolu Halk Kültürü Değerleriyle Mukayese ederken efsane dünyasına göz attığımızda karşımıza motiflerle süslü ilginç halk anlatımları çıkar. Bunlar kültürümüzün tapu senetleri konumunda olup her biri yeni biçimlere bürünüp farklı coğrafyalara yayılmışlardır.
Azerbaycan’da anlatılan Tepeg Kuşu adlı efsaneyi Malatya’da Gıdı Gıdı Kuşu Efsanesi adı ile, Turaç adlı efsaneyi, Anadolu’da Turaç Kuşu efsanesi adı ile, Azerbaycan’da anlatılan Kız Kulesi adlı efsaneyi de farklı varyantlar halinde anlatılışını İstanbul ve Mersin’de görüşümüz benzer efsanelerden sadece birkaçıdır.