Atatürk milliyetçidir
Sanki milliyetçilik belli kesime münhasırmış gibi, birileri kendilerini o belli kesimden ayırmak için, "Atatürk milliyetçiliği" diye bir şey uydurdular.
"Biri" saçmalamış: "Nedir Atatürk milliyetçiliği? Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denmesidir! Yani halkın, emperyalizme karşı kurtuluş ve devrim ile milletleşmesidir! / Ve özellikle belirtelim: Demokratik devrimlerimizin motoru olan milliyetçilik, hiçbir zaman ırkçı olmamıştır. Fakat Türk milliyetçiliğinin bir kanadı NATO ve "küçük Amerika" sürecinde ülkücülüğe dönüştürülmüş, komünizme karşı ırkçılık halini almıştır!" (Mehmet Ali Güller, "Atatürk milliyetçiliği ve devrimci cumhuriyet", Cumhuriyet, 23 Ocak 2021)
Bir başka isim, kendi anladığı milliyetçiliği tarif ediyor: "Atatürk milliyetçiliği; emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı veren, devlet kuran, devrim yapan, mazlum bir milletin, antiemperyalist milliyetçiliğidir. Bu yönüyle ezilen dünyaya örnektir. Özeldir, özgündür ve öncüdür." (Barış Doster, "Milliyetçilik Sınıfsallık ve Emperyalizm", Cumhuriyet, 30 Ocak 2021).
Barış Doster'in kıyasa gitmemesinde Türk dünyasını yakından tanımasının rolü olmalı.
Nutuk'ta "Türk", "Türkler" ister istemez sık geçer. Ama "Türk milleti" ifadesiyle bir yerde karşılaşırız: "Efendiler; Ahmed İzzet Paşa, nân ü nimetiyle yetiştiği Türk milletinin içinde kalarak, ona en acı ve kara günlerinde hizmet etmeyi, Vahîdeddin'in hâdimi olmaya tercih edememişti." (Nutuk, 1927 baskısı, s. 441)
Bir başka yerde, nasıl bir millet olduğumuzun tarifinde yer alır: "Biz, Türkler, bütün tarihî hayatımızca hürriyet ve istiklâle timsâl olmuş bir milletiz!" (s. 497)
M. Kemal'in "Türk milleti" ile "Vahîdettin"i ayırması dikkatinizi çekti mi?
"Atatürk milliyetçiliği" meselesi 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan sonra tartışılmıştır. Muhtıracılar, Ülkücülerin safında görünmek endişesiyle "Atatürk milliyetçiliği" gibi, bir tuhaf milliyetçilik icat ettiler. Bu anlayış, 12 Eylül 1980 Darbesi'nden sonra da Anayasa'ya sokulmuştur.
*
Bizzat İmralı'da takip ettiğim PKK'nın başı Abdullah Öcalan, muhakemesinde, "Atatürk milliyetçisi" olduğunu söylemiş ve bu çerçevede bir tartışma başlamıştı.
Abdullah Öcalan, yazılı savunmasında da "Atatürk milliyetçiliği"nden bahsetmiştir. Kendisinin etnikçiliğini "Atatürk milliyetçiliği" etrafında anlatır.
"Cumhuriyet Tarihinde Kürtlerin Rolü, Sorunu ve Çözümü" ara başlığı altında "Atatürk milliyetçiliği" meselesine gelir:
"Atatürk milliyetçiliği ırk, köken milliyetçiliği olmadığı, esasında tarihten süzülen bir kültür ulusçuluğunu esas aldığı hâlde bu ulusçuluktan sapma, karşı bir milliyetçiliğe zemin hazırlıyor. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında, fazla yüze vurmayan bu milliyetçi yaklaşımlar, Kürt toplumunun hâkim yanlarıyla birleşince tabiî ki ayrılıkçılık biraz daha derinlik kazandı. Avrupa türü bir demokratik kabullenme, dil, kültür, din, etnik farklılıkları demokratik potada hem çatışmalı yanlardan koruma, hem de, ortak kamu yararına dönüştürme düşünülmedi. Hatta tümüyle demokrasi bir yana itilince ve ellilerden itibaren sınıf farkları büyüyüp, cumhuriyeti âdeta yeniden ele geçirince, oluşan bir oligarşik yapı demokrasinin önünde engeldi. Demokratik sistemin, giderek gelişecek sınıf, dil, kültür ve hatta dinî çelişkileri çözme imkânı doğmayınca, sorunlar yetmişlerde yerini çatışmalara bıraktı."
A. Öcalan'ın sözlü savunmasında da şöyle diyalog geçer:
Şehit yakınlarının avukatı Fuat Turgut, başta bazı izahlardan dolayı sorar: "Sana Türk milliyetçisi diyebilir miyiz?"
A. Öcalan'ın cevabı: "Öyle değil de Atatürk milliyetçiliğine, kültür milliyetçiliğine inanıyorum. Atatürk milliyetçiliği Hititlere kadar gider."
*
Prof. Dr. Erol Güngör'ün "Atatürk milliyetçiliği" üzerine değerlendirmesi meseleyi açıklığa kavuşturur sanırım:
"… Atatürkçülük denen şey, elli yıllık genç cumhuriyetin yaşama çabasını temsil ediyor. Solun bir ölüm denemesi olması, sağın da başka konularda bir takım endişeler yaratması Türk devletine şimdilik tek çıkar yol olarak Atatürk milliyetçiliğini bırakmış bulunuyor. Şimdilik diyoruz, çünkü henüz elimizde işlenmiş ve hazırlanmış bir Türk milliyetçiliği görüşü mevcut değildir. Günümüzde ideolojik aşırılıklara engel olmak ve plüralist demokrasinin ayakta kalmasını sağlamak gayretinden başka bir manaya gelmeyen Atatürkçülük bir siyasî tedbirden ibarettir, yani bazılarının Kemalizm adını verdiği ve bir siyasî partinin bayrağını teşkil eden sloganlarla ilgisi yoktur. Bu tedbirlerin başarılı olması elbette Türkiye için hayırlı olurdu, fakat alelacele alınan tedbirlerin veya masa başında icad edilen kurtuluş prensiplerinin ne başarılı, ne de uzun ömürlü olması beklenebilir. / Niçin Türk milliyetçiliği değil de Atatürk milliyetçiliği? Bazan marksistler bile milliyetçi olduklarını söyledikleri için böyle bir karışmanın önüne geçilmek istenmiş olabilir. Zaten Atatürk milliyetçiliği tabiri marksist ihtilâl teşebbüslerine karşı alınan 12 Mart tedbirinden sonra devlet büyükleri tarafından ortaya atılmıştı. Bu arada Atatürk'ün şahsı üzerindeki sevgiden de faydalanarak, böylece millî birliğin korunmasında bir ortak nokta aranmış olabilir. Fakat kanaatımızca şahsî sempatiler ve hissî reaksiyonlar üzerine bir sistem kurmaya imkân yoktur. Bizim milliyetçiliğimizin Türk cemiyetinin geçmişinde ve bugününde derin kökleri vardır; nitekim Atatürk de bu köklü hareketin içinde yetmiş insanlardan biriydi." (Erol Güngör, Türk Kültürü ve Milliyetçilik)
*
Son sözü Alparslan Türkeş'e bırakıyorum. Türkeş, Kenan Evren'in 1982 Anayasasına "Atatürk milliyetçiliği" koydurmasına şiddetle karşı çıkmış ve neden Atatürk milliyetçiliği olamayacağını izah etmiştir:
"Bundan da öte, daha ciddi bir hata yapmış, ilme aykırı bir uygulamayla Anayasa'ya 'Atatürk milliyetçiliği' diye bir madde koydurtmuştur. Atatürk milliyetçiliği diye tek başına bir milliyetçilik olamaz. Çünkü Atatürk, Türk milliyetçiliği akımının sürekliliğinin çok önemli bir temsilcisidir. Her milletin kendine özgü milliyetçiliği vardır: İngiltere'nin İngiliz milliyetçiliği, Fransızların Fransız milliyetçiliği, Arap ya da Rus milliyetçilikleri... Öyleyse dünyanın hiçbir yerinde Churchill, Roosvelt, De Gaulle milliyetçiliği biçiminde garip benzetmeler mümkün değildir, bilime aykırıdır. Evren ve çevresi bunu yapmakla bizi bütün dünyaya karşı gülünç duruma düşürdüler. Büyük Atatürk'ün kendisi bile bütün konuşmalarında 'Biz milliyetperveriz hatta biz, müfrit milliyetperveriz' diyordu. Türk milliyetçiliğinin tek çıkar yol olduğunu benimsemiş ve hiçbir yerde 'Kemalizm', 'Atatürk milliyetçiliği' gibi deyimler kullanmamış, kullanılmasına da izin vermemiştir." (İrfan Ülkü, 12 Eylül'de Türkeş'ten nakleden: Arslan Tekin, Alparslan Türkeş ve Liderlik)