Askersiz demokrasiyle terörü bitirmek
Hâlâ aynı türden açıklamalar devam ediyor: “Terör şiddet ile çözülemez. Bugüne kadar askeri tedbirlerle başarmış olsaydık, şehit haberlerini duymazdık.”
Peki, nasıl yapacağız da terörü bitirip ülke bütünlüğünü sağlayacağız; devlet otoritesini hâkim kılacağız? Kıldığımız otoriteye itaati hangi gerekçeyle sağlayacağız? Sanki karşımızda bir kurum, diplomatik bir örgüt var da biz de görüşmeler yoluyla çeşitli siyasal taktikler uygulayacağız ve diplomasinin bir zaferi olarak barış getireceğiz.
“Askeri olmaz. Şiddet sorun çözmez.”
Eee? Ne yapalım öyle ise?
Demokrasiyle çözeriz.
Demokrasi nasıl bir hikmete sahip ki her şeyi çözüyor?
Eğer demokrasi denilen kavramsal içerik ve bu içeriğin yansıması terörü, şiddeti çözüyorsa askeri kurumlara ne gerek var diye ister istemez düşünmek zorunda değil miyiz?
Öyle ise buyurun kaldıralım askeriyeyi, yerine koyun demokrasiyi. Sayenizde askerden arındırılmış, askersiz demokrasi ile milli birlik ve bütünlüğümüzü kuralım ve terör belasından kurtulalım.
Sanki demokrasi dedikleri şey ilaç veya bir ortam düzenleyici. Getiriyorsun ortama her şey birden düzeliveriyor.
Yutuyorsun sorunları çözüyor. Ne ağrın kalıyor ne sızın.
Böyle söyleyenler, ilköğretimden beri hiç tarih okumamış gibi. Hiç anlaşmalar, savaşlar, isyanlar, toprak kayıpları ya da zaferler görüp duymamışlar. Asansörle bu çağa gelip oturmuşlar ve önlerinde bir bilgisayar bulup başlamışlar yazmaya. “Terörü askeri tedbirlerle bitiremeyiz. Yumuşak davranacağız. Yoksa bölge halkını karşımıza alırız.”
Yapma ya?
Tarihte bütün isyanlar demokrasiyle mi çözüldü?
Kabakçı İsyanı, Patrona Halil İsyanı, dahası bu zamana kadar olup biten tüm Kürt isyanları demokrasiyle mi çözüldü? Mesela şu Kurtuluş Savaşının tam orta yerinde patlak veren Koçgiri İsyanını demokrasi mi çözdü?
PKK terörünü 1991’de en alt düzeye demokrasi mi indirdi?
Hepsine cevabımız “hayır” dır.
Bir şey daha: Askeri kurumlar da demokrasinin sorun çözme aygıtı değil mi? Asker demokrasi dışı bir varlık mı? Demokrasinin üzerinde bir yük, olumsuz bir öğe mi? Demokrasinin askerleri, sorunları demokrasinin askeri olmanın gereği ile çözer, Krallığın askerleri de krallığın beklentilerine uygun olarak çözer. Fark bundan ibarettir.
Askerin davranışlarının demokrasiye uygunluğunu tartışabilirsiniz, ancak askersiz çözüme aklı başında kimseyi inandıramazsınız.
Asker devlet gücüdür. Meşru güç.
Yetkilerinin kaynağı anayasa ve elbette hukuktur. Askerin kullandığı şiddet de yasaldır. Çünkü yetkiyi veren anayasa ve yasalardır. Yani “demokrasi şiddet içermiyor sananlar” yanılıyor. Demokrasi şiddet içerir ve kullanır. Demokrasinin kullandığı şiddetin kaynağı demokrasinin de varlık sebebi olan hukuktur. Dolayısı ile meşru güç, meşru kaynağa dayanarak toplumsal alanı tahrip edenlere karşı şiddet kullanır.
Siz, askeri sonuçlara göre şekil almayan bir isyan hareketi, bir barış anlaşması, yahut çizilmiş bir ülke sınırı gösterebilir misiniz?
Lafa bak: “Terörü, askerle çözemezmişiz.”
Bal gibi çözeriz.
Yeter ki demokrasi askerin işini kolaylaştırsın.
Siz, polisin, askerin hareket alanını, silahından çıkacak merminin meşruiyetini yasal düzenlemelerle daraltmayın. Elini güçlendirin. Demokrasiyi, ülkeler arası diplomaside kullanarak askere yardımcı olun. Mali kaynaklara yönelik olarak demokrasinin kararlar almasını sağlayın. Kuzey Irak’a, İran, Suriye ve Türkiye birlikte ortak silahlı hareket oluşturacak diplomasiyi başlatın. Demokrasi önce kendi ödevini yaparak yükümlülüklerini yerine getirsin. Eğer yumuşak siyaset arıyorsanız, asker zafer kazandıktan sonra yaraları sarmak için demokrasiyi, yumuşak siyaseti, devreye koyarsınız.