Asıl mesele T.C. yerine TİC
Aradıkları ortam neyse onu tam bulamadılar. Bulsalardı bağıra bağıra haykıracaklardı. Bulamadıkları için şimdilik geri adım atıyorlar. Sağlık Bakanlığı’ndan başlayan süreçle birlikte kimi valiliklerin “T.C.”yi silme yoluyla tepki ölçüm denemesi yapmalarının sebebi bu.
Asıl söylemek istedikleri “T” ve “C’ye” karşı olmak değil. Onların istediği şey araya bir “İ” nasıl koyacağız meselesi. “İ” yikoydular mı mesele kalmayacak.
Peki “İ” nedir?
“İ” bir anda hayır denilemeyecek kadar güzel bir kavramsal içeriğe sahip. Türk milletinin tam 9 asır uğrunda mücadele ettiği yüce bir değer.
İslam!
Ancak arada bir fark var: Bunlar “İ” ile dini geri getirmeyecekler tabii. Din zaten var. Onlar, “kutsal iktidar” peşindeler. İktidarı kutsala bağladınız mı sıkıysa eleştirin bakalım. “Hükümet şu hatayı yaptı. Ülkeyi kötü yönetiyor; işçi haklarını korumuyor...” deyin bakalım. Söylediğiniz an sizi kutsala sövmekten nereye gönderirler bilemem.
Devlet, hukuk devleti olmaktan çıkıp “İslam devleti” oldu mu? Yeryüzünün bütün haksızlıklarını yapsa da sırf adından dolayı dinin devletini karalamaktan, kafanızı bir vincin çengelinde asılırken görenler olabilir.
Hâlbuki dinin devleti olmaz. Çünkü din devletlere inmemiştir. Akıl sahibi olan insanlara inmiştir. Tarihin hiçbir devleti ne cehenneme gitmiştir ne de cennete.
Ahirette sırat köprüsünden geçecekler arasında devletler yoktur. Defteri sağ veya sol eline verilecekler arasında da devletler yoktur.
Dahası iktidarlar da yoktur. Dolayısı ile hiçbir iktidar ve devlet kutsal değildir.
Din açısından eylemlerinden tek sorumlu vardır: İnsan!
Ameller insanlar içindir.
Sorumluluklar insanlar içindir.
Haksızlıkları da adaleti de insanlar yapar.
Ülkeleri bölen de bütünleştiren de insandır/insanlardır.
Ama devlete dini bir elbise giydirdiniz mi, bunu da kutsal bir iktidar gücüyle ilişkilendirdiniz mi; gerisi kolaylaşır. Kestiğiniz kafa meşrulaşır; ele geçirdiğiniz ekonomik güç, haklılaşır; verdiğiniz kamu mallarını yağmalama izni ve ruhsatı İslam’ın kendinden kaynaklanıyormuş gibi algılanır. Artık hangisi dinin, hangisi olmayan anlaşılmaz olur.
En küçük itirazlar büyük kaygılara sebep olabilir. Üç kişinin bir araya gelmesi iktidar sahiplerini korkutur.
Bu arada sana emredenler, hep İslam’ı gerekçe gösterir; İslam’ın adını kullanırlar. Ne yiyeceğin, nasıl gezeceğin, ne yapıp-yapmayacağın kısacası, bireysel yaşantını ve tercihlerini denetleyenlerin tümü dini bahane gösterir ve senin üzerinde çok ağır bir vesayet/denetim kurarlar.
Hâlbuki yüce dinimiz hiç kimseye bir ötekini denetleme ve baskı altında tutma ve vesayet kurma yetkisi vermemiştir. İslam ruhbanlığı, seçkinliği ve sınıflaşmayı ortadan kaldırarak herkesi Allah (CC) karşısında sorumlu kılmıştır. Lakin İslam’dan bir iktidar oluşturmak isteyenler, bunu bir kamu düzeni yaratarak dini güç ile siyasi gücü birleştirerek buradan otoriter devlet anlayışına dönüştürmek isteyenler ve tarih içinde devleti dönüştürenler olmuştur. Bu konuda “Hz. Peygamberi örnek aldık” diyenler hiçbir zaman Hz. Peygamber’in getirdiği özgürlüğe, yetkinliğe ve müşfikliğe ulaşamamıştır. Hz. Peygamber’in padişahlık biçiminde bir devleti hiç olmadığı gibi, tek adam yönetimi de olmamıştır. Onun çoğulculuğu Müslüman topluma bütünleşmeci ve farklı gruplara ve dini özgürlük biçimindedir. Ayrıca Hz. Peygamber hiçbir zaman toplumu etnik gruplara bölmemiştir. Tam tersine bütünleştirmek istemiştir.
Dini iktidar ve güç ile siyasi iktidar ve gücün birleştiği otoriter devlet, her iki gücün dayanılmazlığını elinde tutanlar tarafından tarihin her döneminde padişahlığa dönüştürülmüştür. Yetkiler astlara bölünmemiş, güçler merkezin dışında kurumlara devredilmemiş, gücü kullanalar bağımsız yargı tarafından denetlenmemiş ve hür basın oluşmamıştır. Kısacası “İslam devletiyim” diyenler arasından asla “İslam hukuk devleti” çıkmamıştır. Buna karşılık, İslam adı kullanılarak “zorba devlet” çıkmıştır. Günümüz örneklerine bakılırsa söylediklerimizin onlarca örneği görülecektir. Şimdi T.C.’yi kaldırıp yerine TİC getirmek isteyenler aynısını yapmıyor mu?
“Hapishaneler, haksızlığa uğradım” diyenlerle dolu. Ülkede söz söylemek isteyenler tehdit edilmekte, hatta siyasi partilere bile “niye muhalefet yapıyorsunuz” diye gözdağı verilmektedir. Bir de T.C.’nin gidip de TİC geldiğini düşünün...