Asıl mesele neymiş?

Amerika’nın yeni dünya düzeninde politika şu: Önce Amerika’ya gideceksin, diplomatik temasta bulunacaksın ve bütün medya seni yazacak, konuşacak; sonra öteki ülkelere yollanacaksın.
İşte Barzani geldi.
Bilin bakalım önce neredeydi?
Hindistan’da demeyin sakın. Elbette Amerika’daydı ve orada birinci sınıf konuk olarak ağırlandı. Kendisine ne kadar önem verildiğini bizim basın da yazdı. Herkes mesajı aldı yani.
Amerika’nın birinci derecede önem verip ağırladığı bir kişi olduğunuz anlaşılınca tabii ki ülkesini ABD’ye endeksleyerek politik varlığını buradan meşrulaştıranlar hemen dikkat kesilecektir.
Rol model çizildiğine göre, diplomasiye devam.
Ne konuşulduysa önce ABD’de konuşuldu. Sonra karşılıklı adımlar belirlendi.
Öyle ise ver elini Türkiye.
İşte burada.
Kendisini devlet töreniyle karşıladık. Büyük konuk, yetkin gücün başını okşadığı çocuk, bütün şımarıklığı ile sizinle diplomatik pazarlıklara başlayabilir. Siz dünden hazırsınız zaten.
Hatırlasanıza bundan bir kaç gün evvel siz de büyük devletin güçlü kolları arasındaydınız.
Siz de tıpkı Barzani gibi ABD dönüşü, ani bir hızla önce İran, sonra Çin turuna çıkmıştınız. Ve İran’da sizinle ara sıra sıcak temas kesilmişti.
Tıpkı onun gibi.
Barzani de Türkiye’de.
Gerçi siz, bir türlü içinden çıkamadığınız milli sorunları, özellikle de PKK meselesini “Barzani’yi devreye sokarak” çözeceğinizi zaten söylemiştiniz. Ancak, Orta Doğu’da eş başkandan çok asıl başkanın sözü geçiyor. Dolayısı ile şartları ABD belirlediği için öncelik, Beyaz Saray’a varıp hangi düzeyde ağırlanacağınızı gördükten ve başkalarına da bunu gösterdikten sonra başlıyor.
İşte başladı.
Benim anlamadığım; koskoca Türk devletinin gücünü, bu kadar aciz duruma neden düşürdüğünüzdür?
Bu konuda Barzani’yi anlarım, Suriye’yi, Bahreyn’i, Amerika’ya yalakalık yapsalar anlarım ama bizimkileri asla anlamıyorum.
Bu nasıl bir ortaklık ki bizimkiler hep ortağa çalışıyor ve ortak asla bizim için kılını kıpırdatmıyor? Üstelikte sürekli istiyor.
Biliyor musunuz? Küçücük bir bölgesel yönetim bile bizden daha başarılı. Kendi geleceği için işbirliği yaptığı Amerika sayesinde özlemlerine teker teker kavuşuyor. Adamlar, işbirlikçiliğin bedelini devlet olarak geri alıyor. Bizimkiler işbirlikçilik yaptıkça başkalarını devlet yapıyor.
Farkımız bu.
Sadece bununla kalsak iyi. Bir de komşularımızla aramız bozuluyor. İşbirlikçiliğin zararlarını içişlerimizde de görüyoruz. İşbirlikçilik bağlamında darbeler yapılıyor.
Kendi halkına zulüm edenler oluyor. Derken bir bakıyorsunuz; keser dönüyor sap dönüyor, işbirlikçiler kendileri içeri giriyor.
Kısacası bizim bütün işbirlikçilerimiz belki iktidar oluyorlar ama asla muktedir olamıyorlar. Bakınız, şimdi Barzani geldi. Görünen o ki Barzani’nin Türkiye’ye gelerek ABD’nin istemediği bir şeyi yapması mümkün değildir. Eğer Kuzey Irak’ta PKK varlığı ortadan kaldırılmıyorsa bunun tek sebebi, yine ABD’dir. Demek ki asıl mesele neymiş? İşbirlikçiliği ortadan kaldırmak ve bağımsızlaşmak. Yoksa Kerkük’ü de kaybedeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları