Aşıklık geleneği sınır tanımıyor (2)
Dün bir bölümünü anlattığımız Anadolu aşıklarının bölgeye etkileri ile ilgili yazımıza devam ediyoruz. Anadolu Saz havaları Sümmani makamı, Orta Anadolu havası, İç Anadolu türküleri, Kars divan makamı gibi adlarla da anılarak geleneksel yapılarını korumaktadır. Türk sazı kendi gelişim çizgisi içinde büyük ilerleme göstermiş, Azerbaycan sazına benzer meydan sazını oluşturmuştur. Bu saz aynı zamanda Borçalı âşıklarının da kullandığı sazlardandır.
Anadolu''daki âşık kollarının önde gelenlerinden Şenlik Kolu''nun: Hasta Hasan, Nuri, Şenlik, İlyas, İbrahim, Kasım, Şeref Taşlıova, Murat Çobanoğlu, Gülistan, vb. âşıkların söylediği şiirler âşıklık gelenekleri açısından bire bir Borçalı âşıklarının yaşatmaya çalıştıkları geleneklerle örtüşmektedir.
Şenlik kolundaki âşıklarla Borçalı âşıkları o denli kaynaşmışlardır ki bir birlerine ustalık etmişlerdir. Örneğin Levis-Akbabalı Gürcü âşık Bala Kişi''nin ustası Şenlik''tir.
Âşıklık geleneklerinin ana unsurlarından olan saz, Tüm Türk yurtlarındaki âşıklar tarafından önemsenip üzerine şiirler yazılmıştır. Bunlardan, Ozan Ali Akbaş;
Bağlama dediğin üç tel bir tahta
Ne şaha baş eğmiş ne padişaha
derken sazın, derdini beye, paşaya anlatamayan halkın dili ve sesi olduğunu vurgulamıştır.
Âşık hep sazıyla övünür. Onunla sohbet eder, onunla dertleşir, atışmalarda karşısındaki âşığı onunla mat eder. Âşığın imdadına hep saz yetişir. Eğer karşılaşmalarda yenilecek olursa sazı hasmına verme geleneğince mahvolur, yenilginin gönlünde açtığı yara asla iyi olmaz. Bu nedenle halk arasında "Kel başından, âşık sazından korkar" denir. Sazını kaybetme korkusu ile çok iyi ustalaşmayan âşık atışmalara girmez.
Âşık Şenlik ve İzanî atışmasında mat olup sazının elden gideceğini anlayan İzanî''nin,
Burda kara ettin benim yüzümü
Daim meth ederim senin sözünü
Bağışla Mevlâ''ya alma sazımı
Yaradan yâr olsun Baba Şenlik''i
deyişi halk edebiyatının bu konudaki ilginç örneklerindendir.
Prof. Dr. Şureddin Memmedli ve Doç. Dr. Gülnara Gocaeva Memmedova''nın Turan Stratejik Araştırmalar Merkezi Dergisi''nde yazdıkları bir yazıdaki:
"Mayası sazdan-sözden tutulan, saz havasına, söz müdrikliğine güvenen Borçalı''da edebi-estetik fikir cilâlanıp billûrlaşan kutlu halk inançlarından, bayramlardan, geleneklerden, halk törenlerinden, mitolojik parçalardan, zengin folklordan, ozan-âşık sanatından kaynaklanmıştır. Borçalı Karapapakları arasında saz da bir karakter, tip olarak halk ağzında övgü, terennüm öznesine dönüşmüştür.
Borçalı''da âşık sanatı saz şiiri yayılmış, bir ekol, mektep gibi kalıplaşmış, edebiyatı, kültürü de üstlenmiştir." İfadesi Borçalı âşıklık geleneğinin önemini dile getirirken, Borçalı edebiyat bilimcisi Arif Emrahoğlu da "Sazın da saz meclisi yönetmeğin de en eski biçimini saf yaşatanlar Borçalı sanatkârlar olmuşlardır." demektedir.
17. yüzyılda Aşır Seyid Ehmedoğlu, 18. yüzyılda Memmedhelil, Gul Allahgulu, 19. yüzyılda Gul Eli, Nebi Efendi, Abbaseli, Mirze Mehdi, Molla Gasım, Nebi Miskin, 20. yüzyılda da Balakişi, Tülü Memmed, Hüseyin Saraçlı, Borçalı âşıklardan bazılarıdır.
Gürcistan''da Ahılkelek kazasının Küçük Prtena köyü, XVIII. yüzyılda üstad âşıkların vatanı olmuş, saz ve söz sanatkârlarıyla şöhret kazanmıştır. Ahali arasında büyük hürmet ve muhabbetle anılan, Türkçe şiirleri dillerde söylenen âşıklardan biri de Şivğa''dır.
Âşıkların dilinde ve telinde bu kadar önemli olan saz, Borçalı âşıkların önde gelenlerinden olup Türk âşıklık geleneğini Borçalı bölgesinde ustaca devam ettiren önemli âşıklardan Ferhad Aziz de:
Ferhad Eziz oğlu Ahlı''dır eli
Sinemin coşmağa vardır seli
Dinleyin men çalım ''Sarıtel''i
Vurğunu olduğum sazınan gelmişem
biçimindeki söyleyişi ile Anadolu âşıklarına önemli ölçüde benzerlik sergilemiştir.