Anlamadınız mı? Yeni rejimde Saray ne derse o
Saray, Boğaziçi Üniversitesi'ne yeni rektör tayin etti. Bir vaveyla, bir vaveyla!... Niye içeriden değil de dışarıdan rektör getirdiniz?!
"Vaveyla"yı iki gruba ayırabiliriz: 1. Rektör tayininde keyfîliğe isyan, 2. "Otonom bölge"ye müdahale edilmesine isyan.
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" dedikleri yeni rejimde Saray ne derse odur. Bunu neden anlamak istemiyorlar?!
Saray iki satır yazıyla kanunu bile değiştiriyor. Üç yıllık Prof. rektör olabilir ancak. Hemen bir kararname çıkarıldı, bir yıllık Prof. rektör yapıldı. Beş gün sonra bir kararnameyle yine üç yıllığa dönüldü.
Enver Paşa'ya izafe edilen sözü biliyorsunuz. "Yok kanun yap kanun!". İcraatın kanunda yeri yoksa, hemen bir kanun çıkartırsın.
B.Ü.'de olup bitenlere dair kaç yazı yazdığımı sayamadım.
Bir yazımın başlığı "Boğaziçi Şıngır Mıngır". Girip okuyabilirsiniz. Konu bütünlüğü için girişini buraya alacağım:
"Salâh Birsel'in (1919-1999) İstanbul tarihinden anekdotlar aktardığı 'Boğaziçi Şıngır Mıngır'dan bahsetmiyorum.
Boğaziçi'nin sırtlarında, Âşiyan'ın hemen üst tarafında kurulu Boğaziçi Üniversitesi'nin şıngır mıngırından bahsediyorum.
B.Ü.'de kimse kimseye karışmadığı için, -adem-i merkeziyet var, herkes istediğini yapar- yönetim, bölümlerin ve hatta otoparkın faaliyetlerinden asla mesûl değildir!
Meselâ, o kadar şairimiz dururken, komünist Sovyetler'e kapağı atmış, ülkemize karşı tavrını burada sayıp dökmeyeceğim, TKP'ci N. Hikmet Ran adına araştırma merkezi kurarlar, üstelik anma toplantısına, hadi cinsî tercihini katmayayım, eroine övgü düzen birini onun en mühim takipçisi kabul edip konuşmacı olarak çağırırlar." (Yeniçağ, 28 Şubat 2016)
1128 imzalı "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı PKK Bildirisi'ni biliyorsunuz. Bu bildirinin organize merkezi B.Ü. olduğuna dair savcılığın yazısı var.
Üniversite o kadar başına buyruk ki, sanki devlet içinde devlet. Bir başka yazımda "Boğaziçi Üniversitesi 'aykırılık' merkezi. Buraya, Türk milletiyle problemi olanlar toplanmış sanki. Herhâlde, öğretim üyelerini kendilerine uygun seçip alıyorlar ki, bir 'uyumlu aykırılık' karşımıza çıkıyor." diyorum. (Yeniçağ, 21 Kasım 2016)
Daha önce rektörlük seçiminde hanım Prof. yüzde 86 oy alarak birinci çıkmış; ancak, Saray, rektör yardımcısını tercih etmişti.. Bu Prof. hanımın seçilebilmesi için hangi grupların faal çalıştığını üstelik "içeriden" aldığım bilgilere dayanarak yazmıştım. Yukarıda tarihini verdiğim yazıda var.
B.Ü.'nün açıklarını o kadar çok ortaya döktük ki, üniversite yönetimi benden kurtulmak için mahkemeye gitti. Ama netice alamadı. Bu durumlarda önce bir açıklama gönderilir. Neyi açıklayabileceklerdi, neyi düzeltebileceklerdi? Gönderemediler.
Afrin'e girdik. PKK'dan temizledik. Yıl: 2018. Bir başka yazımdan:
"Boğaziçi Üniversitesi'nde, Afrin şehitlerimiz için lokum dağıtan bir grup öğrenciye, Marksist grup saldırdı. Saldıranların ellerindeki pankartta, 'İşgalin ve katliamın lokumu olmaz' yazıyordu.
Saldıranlar 'Marksist Fikir Topluluğu' üyeleriymiş. Saldırıdan sonra R. T. Erdoğan, "O komünist, o vatan haini, terörist gençler onların masalarını dağıtıyor. O terörist gençlerle ilgili her türlü çalışmayı yapıyoruz. Bu gençlere üniversitede okuma hakkı vermeyeceğiz.' dedi." (Yeniçağ, 28 Mart 2018).
Boğaziçi, "vatan" çizgisine çekilebilecek mi?
Benliğini Ak Parti'ye adamış bir rektörle nereye varılabilir? Kuşkuluyum.